Yaz Geldi Plajlar Şenlendi
Tatil ve yaz üzerine pek çok yazdığımı sanıyorum. Ancak, sıcakları ve sıcaklarda deniz kenarlarını gördükçe çocuklar nasıl tatil yapıyorlar çok merak ediyorum. Tabii bir kısmını anne ve babaları ile kumun üzerinde görünce karışmamak için de kendimi zor tutuyorum.
Bu arada haziran ayı ortalarında bir Baltık turu yapıp geldiğimi de söylemeden edemeyeceğim. Oraları dolaştıktan sonra uzun süre ayarlarıma geri dönemedim. Bu bana hep olmaya başladı. Gitmesem mi acaba?
Baltık’tan geldikten sonra bu yaz Şile'de daha uzun kalmaya karar verdim. Benim evim Şile’de ama değil. Şile ile Ağva’nın ortasında dağda. Denize girmek için araba ile 20 dakikalık bir koya gidiyordum. Bu yaz o yolu kapamışlar. Yol yapılıyormuş. Çevre yolları. Bu nedenle Ağva'ya gidiyorum. 25 senedir buradayım ve daha hiç Ağva'dan denize girmemiştim. Etrafı kolaçan etmekten, ona buna bakmaktan fırsat bulunca da suya atıyorum kendimi.
Sizinle deniz kenarını paylaşmak istiyorum.
Anne, baba, anneanne ve dede ve küçük kız çocuğu, denize gelmişler. Kız çocuğu bir yaşında ama bikini giymiş olan annesi yeni bir kardeş için gün sayıyor. Baba kesin olarak obez. Anne de obez mi yoksa yeni bebekten mi kilolu bilemeyeceğim ama küçük kız çocuğu kilolu. Aileye göre minicik bir plaj şemsiyesi çıkardılar. Ancak başlar sığabilir. Çantalarından kocaman plastik bir şeyler çıktı. Baba o çıkan plastik şeylerden birini üfledi ve o şey kocaman şemsiyeli bir yüzme havuzu oldu. Çocuk denizin tam kenarında o havuzun içine oturtuldu. Anne ve baba su taşıyarak doldurdular. Anneanne de bu arada biberonu çıkardı ve içime hazır hale getirdi. İçinde meyva suyu olduğunu sandığım ılık bir karışım vardı. Küçük kız çocuğu başında şapkası, içinde iki karış su doldurulmuş havuzunun içinde, kıçında bezi ile denizin tam kenarında anneannesinin verdiği sıcacık nesneyi içerek serinledi. Sadece dedeye bir iş düşmemişti. O da önce havlusunu serdi sonra da kendisini havlusunun üstüne serdi ve ıstakoz olmaya doğru yol almaya başladı. Anne ve baba aşklarının meyvasının tam dibine oturarak, onu şenlendirmeye çalıştılar. Dikkatimi en çok çeken şey ise küçük kız çocuğu hiç gülmedi. Oysa ne mi olabilirdi? Çok basit. Altındaki bez çıkartılır ve küçük bir don veya mayo giyerdi, cildine sürülmüş olan güneş kremi ile güneşten korunarak, denizin kenarında başında şapkası ile su ve kumu keşfetmesine izin verilirdi. Anne ve baba da gözlerinin ucu ile neleri ve nasıl keşfettiğini gözler, çocuklarının mutluluk çığlıklarını duyarlardı.
Çocuk 6-7 yaşında erkek. Ailesi ile deniz kenarına gelmişler. Altında mayo var. Elinde de sadece bir kova ve kürek. Denizin tam kenarında oynamıyor. Belli ki bir çekince var. Koşarak gidip kovasına çok temkinli bir şekilde su dolduruyor ve kumda oynuyor. Çocuğun bir kabusu var.15-16 yaşlarında aile ile birlikte gelmiş olan amca veya hala oğlu. Çoğu zaman kuma bulanmış olarak oturan bu akraba delikanlı, arı sokmuş gibi koşarak gelip bizim küçüğü kucağına alarak denizin içine koşuyor ve onu kucağında tutarak suya batırıp çıkarıyor. Oğlan salya sümüğe karışmış olarak, bağırıp ağlıyor ve su yutuyor çok korkuyor. Kabusunun elinden kurtulunca da annesinin yanına daha doğrusu arkasına giderek saklanıyor. Oyundan, denizden, kumdan, akraba oğlundan nefret ediyor.
4-5 tane kız var. Tesettürlüler. Haşema ile gelmişler. 14-15 yaş arasındalar. Ayıbı bilmiyorlar, günahsızlar ama günaha bulanmış, dayatmacı bir toplumdalar. Haşemaları renk renk. Hem de nasıl renkliler. Bütün denizde dikkat çeken tek renk onlar. Suyla oynuyorlar. Oynuyorlar ve birbirlerine su atıyorlar. Gülmenin ve kahkahanın onlara yakıştığını sanki biliyorlar. Her şeye hükmettiğini sananların hormonlardan haberi yok ne yazık ki…
Derken onlar geldiler. Kalabalıklar ve neşeliler. Kandıra’nın ve Ağva’nın romanları. Rengarenk şalvarları, bluzları ve çocukları ile nasıl keyifliler. Kendilerini sulara attılar.
Başlarında yemenileroyalı. Şalvarların altlarında tayt var. Hem de yeşil, kırmız ve mavi taytlar. Saçlar oksijenle açılmış ve tepede toplu. Suya girince şalvarlar kabarıyor ve bluzlar vücutlarına yapışıyor ne gam. Çocukcukları ile nasıl oynaşıyorlar. Çocuklar hiç sudan korkmuyorlar. Her şey o kadar doğal ve içten ki. Babalar veya abiler de var suyun içinde. Onlar da küçüklere nasıl yüzdüklerini gösterip yüreklendiriyorlar.
Bir gürültü bir şamata, izlerken bile insan keyifleniyor ve gülümsüyor.
Bu sıcaklarda biraz gülümseyin ve deniz kenarına gidince benim kulaklarımı çınlatın emi?
Ben sıcağı sevmem ama gene de yaz ve tatil güzel...
İyi yazlar.
Güvem Türe
Okul Öncesi Eğitim Uzmanı-Yazar