Seçilmişlik
Gene Anneler Günü’ydü. Ben Anneler Günü’nü annesi olmayanlar veya çocuğu olmayanlar için işkence olarak gördüğümden sevmem. Tanımlanmış günler bana iyi gelmez.
Ama tam 30 senedir Can'ın annesiyim.
Anne olmak çok zor. Bir kere oldun mu bir daha “hadi bana eyvallah, sıkıldım ben” demek gibi bir sorumsuzluk yok. Haaa, bu sorumsuzluğu yapan yok mu? Var. Ama anne denilince benim sözünü ettiklerim sorumlular.
Neden zor annelik? Geçen hafta otobüsle bir yerlere gidiyorum.Dört delikanlı bindi bir duraktan; 14-16 yaşlarındalar. Çok paralı değiller ama şık ve temiz olmaya çalışmışlar. Olmuşlar. Saç baş o biçim. Derken içlerinde en bıçkın gibi görünenin telefonu çaldı. Arayan annesi. Anne anlaşılan kızgın zira delikanlı; “Arkadaşlarla beraberim anne. Daha gelmeyeceğim. Çok geç kalmayacağım anne. Sen merak etme” derken, karşı tarafı dinledi ve “Yedik, yemek yedik. Ben tokum. Aç değilim anne merak etme.” dedi. İşte analık bu. Gelmediği için, haber vermediği için, sokaklarda dolandığı için kızarsın ama karnın tok mu diye sormaktan da geri durmazsın. Karnı toksa sen de doyarsın.
Anne, çocuğuna gelen tüm hastalıkların kendisine gelmesini ister. Çocuğu hasta olduğu zaman çaresiz kalan anne kendisi hasta olsa hayatın daha anlamlı olacağını düşünür. Çocuğunun başına gelecek kötü şeyler ona olsun da ne olursa olsun. Hasta çocuğun başında sözler verilir, “Allah’ım o iyileşsin de ne yaramazlık yaparsa yapsın.” Çocuk iyileştikten en fazla 5 gün sonra bu dualar unutulur. Annelik bu işte.
Anne olunca iki tane kalbi olur kadının. Biri kendi kalbidir diğeri de çocuğunun kalbidir. Kendi kalbini çok dinlemez olur artık ikinci bir kalbi olunca. Dinlediği, ritmini saydığı o ufacık yürektir. İkinci yani sonradan gelen yüreği pır pırlanırsa anne de pır pırlanır. Yürek sakinse anne de sakin olur. Bu ikinci yürek var ya bu ikinci yürek, atsan atamazsın, satsan satamazsın tüm dolaşım sistemini ele geçirir.
Kadınlar, dolaşım sistemleri ve akılları başlarından gitsin diye çocuk isterler. Kadınlar delidir. Terk edileceklerini bile bile ikinci yürekleri olsun isterler. Zira, er ya da geç çocuk bir başkası için gidecektir. Kıymet bilecek veya bilmeyecektir. Hele de erkek anaları. Oğullarına daha da düşkün oldukları bir gerçektir. Zannederler ki oğullarının hayatındaki tek kadın kendileri. Olay da buradan çıkar zaten. Bir başka kadın gelir ve alır oğullarını. Bu ilişkiyi aldılı verdili görmeyen analar dert etmezler. Ortada paylaşılan bir mal yoktur. Çocuğunu seven anneler, çocuklarının tercihlerini de severler. Çocuğunu kaybetmek istemeyen anne, çocuğunun seçimine saygı duyar, duymak zorundadır.
Gene Anneler Günü’ne dönelim. Anneler Günü’nde oğlum bana mesaj yazmış, “30 sene önce bugün beni sen doğurdun. Çok doğru bir seçim yapmışım, iyi ki varsın, hep ol, seni çok seviyorum.” demiş. Ben seçim işine takıldım tabii. Kim kimi seçiyor gerçekten. Hep düşünürdüm, ben mi seçtim oğlumu diye ama doğru söylüyor, belki de beni o seçti kim bilir… Yalnız seçildiğimi düşününce daha bir rahatladım. “Bana ne oğlum, beni seçmeyeydin” deme şansım olduğu için; şaka, şaka. Annelerle çocukların seçimleri çakışınca ortaya şık bir ilişki çıkıyor, haberiniz olsun.
Güvem Türe
Okul Öncesi Eğitim Uzmanı