Ne Haber?
Bizde bir haber yok... Tüm haberler sizde. Çocuklar okullara başladılar. Özellikle okul öncesi eğitime başlayacak olan çocuklarımızın velilerine yuvalardan yuva beğensinler diye önerilerde bulunmuştum değil mi? Çocuk evlerini herhalde dolaştınız. Çocuğunuzun hiç haberi bile olmadan siz onun için en iyi olanına karar verdiniz. Bunu lütfen ana okuluna giderken yaptınız ama sürdürmeyin. Yani demem o ki daha ileri, yaşlarında da söze; “Bunu senin iyiliğin için yapıyorum.” demeyin. Benim hiç hoşlanmadığım şeyler, beni benden çok düşünenlerin bana verdiği zararlardır.
Herhalde yapılan eğitimin kalitesini anlamak için eğiticilerin tırnaklarının uzun olup olmadığına baktınız, saçları darmadağın olmuş birinin ellerine çocuklarınızı teslim etmediniz değil mi? Eğiticiler mutlaka güler yüzlüdürler. Sormaya hiç gerek yok, mutlaka çocuklarınızı her sabah gördükleri zaman ilk kez görüyorlarmış gibi sevinip onlara sarılıyorlardır. İşte bu!!
Okul güneş alıyor. Grup odaları ferah. Hava iyi olunca bahçedeler. Çocukların seslerinden başka çığırtı yok. Neden olsun ki? Vücut dilini kullanan ve çocuklara söyleyeceklerini sadece seslerinin vurgusu ile belirten eğiticilerin olduğu yerde sadece çocuklar mutlu çığlıklar atarlar.
Tabii ki ilk günler kolay olmadı. Gitmekte zorlandılar. 3-4 yıl kedi gibi dizinizin dibinde oturttuğunuz minikleriniz ciğerci dükkanına da götürülmüş olsalar mızıldanırlar. Hele hele sizin bu mızıltılardan etkilendiğinizi sezdilerse en olmadık duygu sömürülerini yaparlar. Bunu da onlardan iyi bilen olamaz. Tam servis gelirken veya evden çıkılacakken kakaları gelir.( Bu kaka, canları sıkılınca, gitmek istemedikleri zaman, ilgi istedikleri zaman hemen gelir. Kakaları ile olan bu işbirlikleri insanı çıldırtır.) Okullu olmanın verdiği dayanılmaz bir büyüme gururu varsa da evde oturtup kral veya kraliçe olmanın da karşı konulamaz hazzı vardır.
Yüreğinize ve hatta anneanne ve babaanneye de taş bastınız, okula devam edildi. Zira “Yumruk kadar çocuğun sabah sabah yollarda ne işi var?”, “Ayol, herkes bir çocuğa bakamadınız diyor, bakıverirdik.” lafları sizi etkiledi ama etkilenmemiş gibi yaptınız. Göz yaşlarınızı içinize attınız ve akıllı bir anne olarak sağlam durdunuz. Mahalle baskısına aldırmayın çocuk için en iyisi oldu. Canını kurtardı.
E… Anlatın bakalım… Ne haber?..
Çocuk okula bırakıldı ama acaba yemek yedi mi?
Çişini söyledi mi?
Koşup da terledi de arkasına havlu kondu mu?
Üşüdü mü?
Arkadaşları ile oynadı mı?
Oyuncakları paylaştı mı?
Baştan başlayalım mı?
Çocuk yemek yedi. İlk gün yemediyse de ikinci gün mutlaka yedi.Baktı ki arkasından tabak elde koşan yok, ya yiyecek ya yiyecek. Şöyle etrafına bir baktı ki eğer yemeğini bitirirse, bitirenler gibi, oyuna daha çabuk karışacak, dişlerini herkesten önce fırçalayacak, istediği oyuncağı en önce o kapacak. Sizin çocuğunuz aptal mı? Bütün bunları gördü ve yemeğini yedi.
Çişini söyledi. Haaa onu da ilk gün ıskalayabilir. Yapılacak, dikkat edilecek, oynayacak çok şey var. Tam çiş geldiği sırada yetiştirememiş olabilir, olsun. Ertesi gün sorun kalmayacak. Zaten tuvaletlere yan yana oturuyorlar. Onların tuvalet keyfini görseniz bir daha hiç merak etmezsiniz. Tuvalette gazete veya dergi okumak kadar keyifli bir şey bu. Çene, dedikodu, plan yapmak hepsi var. Ellerini çok yıkarsın, ıslanırsın. Üstelik kimse de bir şey demez, tuvaletten sonra el yıkandığı için.
Eyvah ki eyvah, koşup terledi. O kadar çok giydirmişsiniz ki terledi. Oturmuyor çünkü. Sırtına havlu konmadı. Böyle ilkel yöntemler yerine çamaşırı değiştirilmiş veya üstündeki kalın şeyler terlememesi için çıkartılmıştır. İçiniz içinizi yedi. Okula gidişin ilk aylarında çocuklarınız hasta olurlar. Yani daha sık hasta olurlar. Onlara okula gidene kadar bebek muamelesi yaptığınız için, yastıkların ve pamukların arasından çıkan savunmasız çocuklar hasta olurlar.
Fanusun içinde baktığınız çiçeğinizi de güneşe çıkarınca birden hasta olur. Öyle değil mi? Meraklanacak bir durum yok. İmmün sistemleri gelişecek. Dayanıklı olacaklar. Göreceksiniz gelecek yıl hastalık olmayacak.
Önce bir köşede durmuştur mutlaka. Şöyle etrafa bir bakmıştır. Sonra da aklının ve gözünün kestiği biri ile ufak bir oyun kurmuştur. Siz evde daralırken o kahkahalar atmaya başlamıştır bile. Sizden sabah ayrılırken yaptıkları caz, okula adım atınca biter ve tangoya başlarlar.
Okulda oyuncaklarını da paylaşmayı başka çocuklar tarafından bir güzel paylanınca hemen öğrenirler. Okulda, evdeki gibi yok öyle “her şey benim” demek. Her şey hepimizin, ya birlikte oynanır ya da sıra beklenir.
Gördünüz mü çocuğunuz ne hoş bir çocuk. Oynuyor, arkadaşları var, kitaplara bakıyor, yeni şarkılar öğreniyor, yaratıcı etkinliklere katılıyor. ÖĞRENİYOR.
Çocuk iyi. Kendinize başka bir uğraş bulun.