Eyvah! Çocuklar Evde
Sizler, yani anneler ve babalar sevgili varlıkları olan çocuklarını yuvalara gönderirken ne kadar da tedirgindiniz değil mi? Kaygılarınız vardı. Yuvada işlerin iyi yürüyeceğinden pek de emin değildiniz. Ciğerlerinizin yarısını sabah yuvada bıraktınız. Üstelik, eş, dost, konu-komşu, yakın akrabalar da “yazık, şuncacık damla kadar çocuk sabah sabah yuvaya mı gidermiş…” diyerek direncinizi kırıyorlardı. Ama siz arslanlar gibi direndiniz ve çocuk yuvaya alıştı.
Üstelik evde yemediği bezelye ve türlüleri de yemez mi? Evde üç takla atarak içiremediğiniz sütleri de lıkır lıkır içmiyor mu? Özgür ruh oldunuz. Çocuk tam gün orada. İşe gidiliyorsa kalpler rahat, ev ofis ise çalışma arada arkadaşlarla soluklanmalar da var. Ama yarıyıl tatili de geldi. Eve geliyorlar. Tam gün evde olacaklar.
Eyvah çocuklar eve geldi. Gittikleri gibi de gelmediler. Çok ama çok değiştiler. Arkadaş biliyorlar, oyun biliyorlar, şarkılar söylemeyi biliyorlar, tüm gün onlara sabırla yanıtlar veren yetişkinlerin olduğunu, olabileceğini de keşfettiler.Yuvada çok oyuncak, çok arkadaş, çok sabırlı yetişkinler vardı.
İş başa düştü. Yaratıcı olmak sırası sizde şimdi. Bence örgütlenin. Örgütlü anneleri hiçbir çocuk yenemez. Bir kere tek başınıza çocukla yalnız kalmayın, delirebilirsiniz. Yuvadan onun yakın arkadaşlarının anneleri ile hemen bir plan yapın ve her gün birinizin evinde toplanarak bu felaketi paylaşın. En azından ev üç günde bir darmaduman olur.
Sinema ve tiyatrolar sizleri bekliyor. Başbaşa gitmeyin ama. Mutlaka arkadaşlarını da alın. Siz onun arkadaşı değilsiniz. Sizinle istediği kadar kikirdeyemez.
Hava güzelse parklar da sizleri bekliyor unutmayın.
Birlikte geçireceğiniz günlerde onunla ayaküstü birşeyler yemek yerine akıllı uslu bir lokantaya da gidebilirsiniz. Yuvaya başladığı günlerle, bugünler arasındaki farkı asıl o zaman göreceksiniz. Nasıl akıllı uslu davrandığına siz de şaşıp kalacaksınız. Abla ve abi oldular.
Birlikte mutfağa da girebilirsiniz. Sakın hamur ileri yapmak için girmeyin ama. Güzel salatalar yapabilirsiniz. Az biraz minik kekler de olabilir aslında. Çarpmayı, çırpmayı severler. Kek hamurunun içine koyup karıştırdıları kakao ile sihirler yaptıklarını düşünürler.
Ev işlerine yardım ederler. Madem ki evdeler, hep öyle gezip tozmak yok. Sofra kurup kaldırmanın ötesinde, kendi çoraplarını yıkayabilirler. Bebeklerinin elbiselerini yıkayabilirler. Çok mu korktunuz? Yok artık mı dediniz? Önüne naylon bir önlük bağlayarak lavabonun başına geçirin bakalım kaç saat sonra bu işten vaz geçecekler. Elleri papara olana kadar suyla oynarlar. Mutlu olurlar. Mutlu olursunuz. Yerlerin ıslanmasını kafanıza takmayın. Bırakın titizlikleri. Çok titiz olununca çok mutlu olunmadığını biliyorsunuz değil mi?
Pastel boyalar, oyun hamurları, kağıtlar, resim defteri, makas zaten var .Makasdan çocuklar korkmaz ama anneler korkar. Zannederler ki çocuklar bir yerlerini kesecek. Neden kessinler. Onlar aptal mı? Eski ve renkli bir dergiden resimler kesmesini söylerseniz gene uzun zaman kazanmış olursunuz.Tabii kesilen resimleri bir kağıda yapıştırmak da ayrıca iş.
Film anlatmaca oynayabilirsiniz. Dramayı doğal olarak bildikleri ve çok sevdikleri için size çok güzel eşlik ederler ve inanın bana çok eğlenirsiniz. Anlatacağınız veya anlatacağı şey film olmayabilir de. Örneğin bir eşyayı tanımlayabilir size. “Yok artık! “ demeyin. Çok eğleneceğinize ben garanti veriyorum.
Yazıda dikkatinizi çeken bir şey oldu mu? Olmuştur mutlaka. Hiç televizyon kelimesi geçmedi değil mi? O zaman şöyle diyelim, televizyon ve emir cümleleri yok.
Burada sadece yuvaya giden çocuklardan söz ettik. Okullular için de öneriler çok farklı değil aslında. Ödevlere takılmayın. Çocuklar ödevlerden değil, yaşadıklarından öğreniyorlar.
İyi tatiller… Sayılı gün çabuk geçer.