Evde Yemez, Okulda Yer
Okullar açıldı, üniversiteler de açıldı… Tabii en küçüklerin yuvaları da açıldı. Okul öncesi eğitimin abla ve ağabeyleri de sabah erkenden kalkmaya başladılar.
Her yıl olduğu gibi, bizim çocukevinde de tatlı bir karışıklık var. Biz yaş gruplarına göre çocuklarımızı temmuz ayında belirliyoruz. Daha sonra da çocukevimize devam edecek olan çocuğumuz, anne ve baba ile gelip tüm gününü geçireceği grubunu görüyor, grup lideri ile tanışıyor, oyuncaklara dokunuyor, hatta oynuyor. Bizler de anne ve babaya çocukevimize devam edecek olan çocuklarını belli zaman dilimleri içinde görebileceklerini ve oyunlarına katılabileceklerini anlatıyoruz. Buraya kadar her şey tamam gibi değil mi? Sorun var mı? Yok… Size öyle geliyor. Sorun var ama çocukta değil, genellikle annede, bazen de babada.
Çocuklarını ilk kez bıraktıkları için tabii ki aileler çocuklarını merak ediyorlar ama özellikle yemek saatini merak ediyorlar. Bizim aç bırakacağımızı düşünmüyorlar ama çocuklarına pek güvenleri yok galiba.“Çocuk yedirilmezse yemez” mantığı içinde oldukları için hayatı kendilerine ve çocuklarına dar ediyorlar. Allahtan çocuklar, çocukevine gelerek canlarını kurtarıyorlar ve sonuçta canları ne isterse, ne kadar isterse o kadar yiyorlar. Anneler buna asla inanmıyorlar. Biz yemek saati hariç annelerin ziyaretlerine açığız. Veliler yemek saatinde grup içinde olurlarsa çocuklar yemek yemiyorlar, tabaklar itiliveriyor... Ancak anneler çocukları onları görmeden izleyebiliyorlar ve hayretten dona kalıyorlar. Annelerimizden biri 3 yaş grubundaki oğulcuğu yemek yiyeceği sırada geliyor ve çocuğunun domates yediğini göre göre,“o hiç domates yemez” diyor yani biz ısrar etmeyelim istiyor. Oğulcuk o sırada domates yiyor,yemeye devam ediyor. Annesine göre bu mucize, bize göre normal... Geçen yıl her sabah kahvaltısında bir kızımız zeytin yerken, annesi gelip başında dikiliyor ve “o zeytin yemez” dediği anda, zeytin tabağı ileri doğru itiliyordu ve zeytin yenmiyordu. İşte bu. Evde yenilmeyen sebzeler de çocukevinde yeniliyor. Biz sihirbaz falan değiliz sadece ne yaptığımızı biliyoruz. Bu kadar da ukalayız bu konuda yani.
Anneler, sevgili anneler çocuklarınıza güvenerek işe başlayın. Onlara yemek yedirmeyin. Kendi kendilerine yesinler. Aç kalmazlar korkmayın. Onların mideleri avuçlarının içi kadar. Sizin değil, onların avuçlarının içi kadar. Biz çocukevimizde çocuklara yemek yedirmiyoruz ama masaya onlarla birlikte oturuyoruz, onlarla birlikte yiyoruz. 3 yaş grubundaki çocuklarımızın tabaklarına bir yudum yemek koyuyoruz. Bitirince ki az olduğu için bitmemesi mümkün değil, alkışayıp, kutlayıp çok sevindiğimizi belirtiyoruz,bu övgüyü gene almak için tabağını bir kez daha uzatıyor. Bu kadar basit bu iş. Bağırtı çağırtı yok. 4-5 ve 6 yaş grubunda servis onlara ait. Her çocuk yemeğini kendisi alıyor. Çok alırsa da kendi bilir. Yemek zorunda. Bu şekilde midelerinin kapasitelerini de öğreniyorlar. Anneler derin bir iç çekti bu cümleden sonra…Ya tabağına az yemek alır da doymazsa… Ama ben size onlara güvenmenizi söylemedim mi. Onlar kendilerini ve kapasitelerini bilmez çocuklar değiller ki… Yemek konusunda ısrar etmenin faydası olmaz . Israr ettiğiniz anda siz kaybedersiniz sakın unutmayın. Zaman zaman az yiyebilirler, bu dünyanın sonu değil,ertesi gün daha çok yerler. Siz de bazen az yemek yemek istemezmisiniz…
Evde, genellikle yemek saatleri savaş saatleri gibi…Yenmediği için kızılıyor ve açık olan tv'de bu arada avaz avaz izleniyor.Yemek saatlerini daha zevkli bir hale getirmeyi deneyin isterseniz. TV’den başlayın ve onu kapatın. Çocuğunuzla konuşun. Günün haberlerini verin birbirinize. Sofrada kendini sizinle denk hissetmeli ki sizin gibi yesin. Çorbayı veya en sevdiği yemeği bile önüne kaynar kaynar koymayın. Ağzını bir kere yaktımı bundan böyle hep aynı şeyin olduğunu düşünecek ve yemeğinin soğumasını bekleyene kadar sofrada olmadık icatlar çıkaracaktır. Abur-cubur yemeyen bir çocuk üstelik de aç olur. Abur- cubur yemiyorlar değil mi… Bizim çocukevinde yemek konusunda başarımızı borçlu olduğumuz sınırlardan biri de bu. Öğünler her zaman aynı saatte ve arada (akşam üstü hariç,) yiyecek yok.
Çocuklarınız yemek seçmez. Siz yemek seçersiniz ve onlar sizden seçmeyi öğrenirler. Pırasa yenmeyen bir evde çocuk deli mi pırasa yesin kendi başına. Şimdi yeniden yemek listesini gözden geçirmelisiniz galiba...
Elinizde tabakla onların peşinden koşmayın. Yemezler. Daha çok koşmanız için hiç yemezler ve bundan zevk alırlar.
Çocuklarınız büyüdü ama siz onları hala bebek zannediyorsunuz.
Onlar sinirleri sağlam, akıllı, yemek yiyen çocuklar.