Biz Şimdi Ne Yapacağız?
Bence sizler şimdi hiçbir şey yapmadan, biraz sakince oturun ve derin derin nefesler alın. Çocuklar okula başlayacaklar. Bırakın masrafları, daha oraya gelmedik. Önce “Hangi okula gidecek?” Onun iyiliği için, onun hiç haberi olmadan hangi okulu seçeceksiniz? Ben okul öncesi eğitim için önerilerde bulunayım isterseniz.
Alternatif 1…
Eve çok da uzak olmayan bir okul var. Üstelik o okulda “Çoklu Zeka Kuramı”na göre eğitim yapılıyormuş. Nedir bu çoklu zeka kuramı?
Çoklu zeka kuramı her çocuğun akıllı ve zeki olmasından yola çıkar. Tüm çocuklar bilgiyi alırlar. Ama tüm çocukların bilgiyi alış yöntemleri farklıdır. Kimi matematik değerlere daha çok önem verir, kimi müzikle öğrenir, kimi resimlerle derdini anlatır ve görsel olarak algıları daha açıktır. Zekadan yola çıkıldığı için de,1983’te Howard
Gardner zekayı 7 kategoriye ayırmıştır:
1.Sözel dilsel
2.Mantıksal Matematiksel
3.Müziksel Ritmik
4.Görsel Uzaysal
5.Bedensel Kinestetik
6.Kişilerarası
7.İçsel
Yukarıda açıkladıklarımızdan yola çıkarak hiçkimse için “kafası kalın”,”aklı almıyor”, diyemeyiz. Akılsız veya zeki olmayan çocuk yok da onlara neyi nasıl öğreteceğini bilemeyen yetişkinler var.
Peki bu yöntem nasıl çalışıyor? Çocukları grup içinde özgür bırakarak ve de çok iyi gözlem yaparak...
Burada grup lideri eğer grubundaki çocuğunu iyi gözlemişse,öğrenme kalıbını da bulmuş demektir, hiç sorun yok yani.. Tüm çocuklar kendi zihinlerine giden yolu bulurlar.
Alternatif 2…
Arkadaşların önerdiği bir yuva var ki,iyi diyorlar. “Bilgisayar Destekli Eğitim” veriyormuş.
Yani?
“Bilgisayar destekli eğitim” adı üstünde eğitimin bilgisayarlar yardımı ile yapılmasıdır. Aslında pasif bir eğitim sürecidir. Çocuklar, bilgisayara soru soramazlar, sorunları tartışamazlar, onlara verilenleri almak zorundadırlar. Bilgisayar destekli eğitimi savunanlar, bunun çağın gereği olduğunu savunabilirler. Hatta eğitim kalitesinin yükseldiğini dahi söyleyebilirler. Ancak, bilgisayar eğer gerekiyorsa çocuklarla tartışılan bir konuyu daha görsel hale getirmek için sadece ama sadece grup lideri için bir materyal olarak kullanılabilir.
Çocuklarımız yaşadığımız çağda yeteri kadar teknoloji saplantısı içindeler. Bunu bir de tam gün içine eğitim olarak koymak ne derece iyi ben bilemedim. Eğitim süreci içinde duygularını adlandırmayı ve birbirlerinden öğrenmeleri onları mutlaka daha yaratıcı kılacaktır.
Alternatif 3…
Eve biraz uzak ama olsun... Servisle gider. Sabah 07:00’de biner servise ve gider. Ama eğitimi çok iyiymiş. “Montessori Yöntemi” uygulanıyormuş. Oyuncakları da varmış!!!!!
Montessori methodu, 1900 yıllarının başında bütün dünyayı sarmış olan bir eğitim modelidir.
Maria Montessori yöntemi 100 yıllık deney demektir. Montessori Yöntemi’nde çocuğun sadece bilişsel gelişimi hedef alınmaz. Duygusal ve sosyal gelişimi, değerleri, kendini ifade etmesi, meraklanması, ne istediğini bilmesi ve istediğini elde etmesi için plan yapması, disiplinli olması, Montessori methodu ile yetişmiş çocukların özellikleridir.
Alternatif 4…
Onun için en iyisini seçmek istediniz ve “High/Scobe” eğitiminin uygulandığı okula karar verdiniz.
Nedir ki bu hem High hem de Skobe?
1962 yılında ABD de David Weikard ve meslektaşları tarafından geliştirilen ve bugün de uygulanan bir okul öncesi eğitim planlamasıdır.Grup içinde köşeler vardır: Evcilik,fen, blok, kitaplık gibi ve çocuklar istedikleri materyallerle bu ayrılmış olan köşelerde oynarlar. Bu nedenle çocuklar grup içinde kendi seçimlerini yaparlar ve kararlar verirler. Amaç; sorumlu, güvenilir ve bağımsız kişilikler yetiştirmektir.
Unicef, Okul Öncesi Eğitim Kurumlarını “Hayata en iyi başlangıç yeri” olarak görüyor. Çocuklar için yaşamsal olarak görülen bu süreçte en iyi eğitimin özgürlük ve özgüven kazanma olduğunu vurguluyor.
Kriterler ne peki, yukarıda sıraladığımız modellerde, eğitim uygulamalarında çok da fark yok. Veya olan farklılıklardan siz hangisini tercih edeceksiniz?
Siz şimdi ne yapacaksınız? Çok Kolay...
Anaokuluna giderek önce öğretmenleri şöyle bir alıcı gözü ile inceleyeceksiniz. Çünkü sevgili çocuğunuz sizden daha çok zamanını artık öğretmeni ile geçirecek. Okul hangi modeli uyguladığını anlatırsa anlatsın, onu uygulayacak olan öğretmendir. Okul öncesi eğitimde öğretmen, eğitimin kalitesinin kıstasıdır. Bunu bir bakışta anlamak çok kolay.
Tırnakları, saçları ve ayakkabılarının topukları kısa ise bilin ki iyi bir eğitimci ile karşı karşıyasınız. Saçları uzun da olabilir ama mutlaka toplu olmalı. Aksesuarları da önemli tabii. Sarkan küpeler, şıngırtılı kolyeler ve koca yüzüklerle okul öncesi eğitim verilemez. Eğer öğretmeni görmeye çocuğunuzla birlikte gitmişseniz, iyi bir öğretmen okuldaki günlük akışı size değil, çocuğunuza anlatır, onunla göz kontağı kurar.
Nasıl, “Gülmesini bilmeyen dükkan açmasın” denilmişse aynen şu da denilebilir: “Gülmesini bilmeyen çocukların eğitimini üstlenmesin”. Güler yüzlü olmalı. Öğretmek, nasıl öğrenileceğini öğretmek, dünyanın en keyifli işidir.Her yıl yeniden öğrenir iyi bir öğretmen ve her yıl başka bir şekilde eğlenir.
Gruplar, yaşlara göre ayrılmamışsa ve küçücük bir mekanda 20-25 çocuk ve tek öğretmense, vaktinizi boşuna harcamayın. Başka yuva aramak üzere oradan çıkabilirsiniz. Çocuğa yazık. Ayrıca her grupta 2 öğretmen olmalı ki birebir ilgilenilebilsin.
Eğitim, bireysel farklılıklara göre düzenlenebiliyorsa içiniz rahat edebilir.S ize daha önce eğitim modellerini aktardım. Bunlardan birini uygulayan değil, tümünden yararlanan, kendi değerlerimize göre yeniden düzenlenen sistemler daha akıllı sistemlerdir. Bizim çocuklarımız illa Amerikalı veya İngiliz gibi öğrenmezler. Çocuklarımız oyun içinde eğlenerek, görerek, tadarak, dokunarak, sorarak ve kikirdeyerek öğrenirler.
Çocuklarınızın okul öncesi eğitimde zekalarını ölçtürmemelisiniz.Onun duygusal zekası sizin için önemli olmalı. Üzüntüsünü, sevincini, sevgisini paylaşmayı öğrenmeli. Özgürlüğü öğrenmeli, güler yüzlü olmayı bilmeli. Güler yüzlü olmak bilinebilir de ondan böyle dedim. Her işin, her olayın illa kötü tarafı görülürse gülünemez. Olaylara iyi tarafından bakmak öğrenilebilir. Siz de deneyin isterseniz, çocuğunuza faydanız olur.
Çocuğunuzun gelişimi gözlenerek sizinle paylaşılacak mı?
Kısaca okulda gözlem formları var mı, bunlar sağlıklı olarak sizinle paylaşılacak mı? Sizler çocuğunuzun gelişimini izleyebilecek misiniz? Hiç çekinmeden, “Ölçme ve değerlendirmeyi nasıl yapıyorsunuz?” diye sorun. “Ne ukala veli...” diye geçirirler içlerinden ama anlatırlar, siz de rahatlarsınız.
Eti okulun kemiği de sizin olacaksa, sakın çocuğunuzu oraya bırakmayın. Artık et ve kemik hesapları yok. Okul sizinle sıkı bir işbirliği içinde olmalı.Genel veli toplantıları ve grup veli toplantıları her ay olmalı. Çocuğunuzun eğitimi konusunda sizler de bilgilendirilmeli ve grubunda yakın ilişki kurduğu çocukları ve ailelerini bilmelisiniz. Veliler eğitimin katılımcı unsurlarıdır ve iyi bir veli katılımı olmadan eğitim olmaz. Eksik olur falan diye uzatmıyorum. Olmaz!
Gruplarda oyuncaklar, çocukların alamayacakları kadar yüksek yerlerdeyse, bilin ki o okulda özgürlük yok. Çocuklarda özgüven yok. Çocuklar her şeyi ama her şeyi demek ki öğretmenden izin alarak yapıyorlar. Zor. Evde öyle, okulda böyle zor.(onun için ben yeniden çocuk olmak istemiyorum.)
Tamam işte, çocuğun okulu oldu. Siz ne yapacaksınız? “Acaba üşüdü mü, terledi mi, koştu da düştü mü,öksürüğü ne oldu,fasulye sevmez, yedi mi, çişini söyledi mi …” diye endişeler üretecek ve sık sık öğretmeni arayacaksanız,vazgeçin bu sevdadan ve sevgili varlığınızı anneanne okuluna bırakın.