"Baba" Gibi Baba Olmak
Babalar kendi aralarında ikiye ayrılırlar:
1-Bebeğin ana karnına düşmesi ile birlikte kendilerini anne zannedenler,
2- Bebeğin anne karnına düşmesi ile birlikte, sanki hafif utanırmış gibi meseleye yabancı kalanlar.
Babalık da tıpkı annelik gibi okulu olmayan ve sonradan öğrenilen bir rol. “Hadi simdi sen baba ol” deniliyor ve olunuyor. Çoğu baba bu role anne kadar meraklı da değil. Ancak her baba, kendi babası ile yaşadıklarını çocuğuna yansıtıyor. Özellikle babası ile sıcak ilişki kurmuş olanlar, bebeklerine daha çok sahip çıkıyorlar.
Benim babam bu tiplerden hangisiydi bilmiyorum… Bilemiyorum. Kategorize edemedim. Galiba onun tipi yoktu. Hem çocuk isteyen, hem çocuğunu seven hem de çabucak vazgeçenlerdendi belki de. Her işte olduğu gibi babalık da bir farkındalık bence.
Bebeğin anne karnına düşmesi ile birlikte kendilerinin de doğuracağını düşünen babalar bu çağın babaları. Hatta bazı ülkelerde onlar için de doğum izni var ki doğru olan da bu. Birinci tip babalar, yani kendilerini anne zannedenler, çocuklarını daha görmeden sahipleniyorlar. Annenin sağlığına kendi sağlıkları gibi özen gösteriyorlar. Bebek doğarken de annenin yanında oluyorlar. Onlar da ıkınıp sıkınıyorlar. Her anı yaşıyorlar, hiçbir şeyden kusur kalmıyorlar ki işin içinde olabilsinler. Kimse onlara; “Sen babasın be güzelim, az ötede dur. Yerini bil!” diyemesin. Bu tip babaların genellikle kendi babaları ile olan ilişkileri de aynı. Sevecen yani. Anneliğe soyunan babalar sevilmemekten korkan babalar değiller. Ancak bunu da kıvamında bırakmak gere. Abartmamalı. Zira, evin içinde çocuğun sağlıklı büyümesi için, cinsel kimliğinin gelişimi için baba gibi babaya da ihtiyacı vardır.
Diğer babalar ise gördüklerini yapıyorlar. Mesafeli. Meraklı ama değilmiş gibi… Olayda bir dahlinin olduğu apaçık ama sanki başkaları bilmese iyi olur gibi… Bu babalar doğum sırasında hastanenin alt katlarında dolaşır oluyorlar. Bebek doğunca da mutlulukla etrafa para dağıtıyorlar ama “ağır baba “ olarak. Sevincini göstermeden. “Oldu iste canım,telaş edecek bir durum yok” mesajı vererek.
Çocuğun gelişiminde bu farklı modellerin farklı rolleri var mi? Olmaz mı. Var, hem de çok var. Birinci tip babalar için kız veya erkek bebek fark etmiyor. Altlarını değiştiriyorlar, yıkıyorlar, mamasını veriyorlar, çocukları ile oluyorlar. Anne kadar yakınlar. Zira, yeni doğanların beslenme ve öz bakıma daha çok gereksinmeleri olduğu için anne daha gerekli. Meme onda. Süt onda. İşte birinci tip babalar kendilerini bir kenara değil, tam ortaya atarak meme verme işinden başka tüm işleri üstlenerek bebekleri ile fiziksel ve psikolojik bağı kuruyorlar. Mesela benim babam bunlardan değildi. 5-6 yaşlarında evde azdığım zaman; “Şu kızına bakar mısın!” diye anneme seslenirdi. Bana hiç yemek yedirmediğini biliyorum. Hele alt değiştirmek de ne… Bu durumlar “Asker adam”ı bozar diye düşündü sanırım. Ama ben hasta olunca telaşlanırdı. Önce beni bir güzel azarlardı hasta olduğum için. Kızamık da olsam sonuç değişmezdi. Azarı işitirdim. Daha sonraki günlerde de başımda nöbet tutardı. Babalar çeşit çeşit.
Kız çocuklarla erkek çocukların da babaları ile olan ilişkileri eskiden daha farklıydı. Belli bir yaştan sonra kız çocuklarla anneler daha çok ilgilenirlerdi. Erkek çocuklarla da babalar. “Babası sen anlat” denirdi. Şimdi öyle değil. Artık babalar cinsiyete koşullu değiller. Kanatlı petlerin çarşaf çarşaf reklamlarının yapıldığı şu ahir zamanda babalar kızlarının her şeylerini biliyorlar. Anneler de oğulları ile daha rahatlar. Delikanlılık zamanlarında her iki cins ile de hem anne hem de baba üzerlerine düşeni yapıyorlar. Ancak anne veya baba çok az rastlansa da cinsel kimliklerine göre çocuklarını kayırırlar. Sakın siz onlardan olmayın. Cinsel kimlik oluşumunda abartılı tutumların takınılmasına yol açabilirsiniz ki buna hiç gerek yok. Unutmayın ki cinsel kimliği ne olursa olsun o sizin çocuğunuz.
Bence babalar fırsat buldukça çocukları ile kendi gençlik ve çocukluklarını paylaşmalılar. Ben babamın çocukluğuna ait pek az şey biliyorum. Denizde kulaç atması komik gelirdi bana. “Ben yüzmeyi Seyhan nehrinde öğrendim.” derdi. Sonra dikkat ettim belki de akıntı nedeni ile nehirde yüzenler daha farklı yüzüyorlar. Ben babamın tarihini az bildiğim için babam da benim tarihimi az bildi.
Babalar çocuklarınızın tarihini bilmek için onunla tarihinizi paylaşın.”Ben çocukken” diye başlayın. Hem de hemen vakit geçirmeden.
"Güvem'ce"