Annelikte Çifte Standart Uygulama
Anneler memeliler familyasından olmakla birlikte, kendi aralarında da ikiye ayrılırlar: Kız anaları ve erkek anaları. “İkisi arasında ne fark olabilir ki, anne annedir.” dediniz ise siz bilirsiniz. Türkçe’deki atasözleri sizi doğrulamıyor. Örnek olarak bir tanesi ne diyor bakalım: “Oğlanlar evlenesiye, kızlar ölesiye evlatlık yapar.” Bir tane daha: “Oğlunla ordu, kızınla komşu ol.” Okudunuz mu nasıl yürüyor bu işler geleneklere göre.
Erkek çocuklar ne de olsa gidiciler. Uzaklara gidecekler ve bir süre sonra da eşleri onlara izin verdiği süre içinde anneciklerini, görecekler. Kızlar da “ele” karışacaklar amaaaa evlatlıkları bitmiyor. Zira, genel kabule göre tüm kadınlar, yani ailenin kızları, kız evlat, sadık, şefkatli, bakıcı, hemşire, anne…İkinci atasözü ne diyor, oğlun varsa arkanda ordun var, kızını da uzağa yollama, ihtiyacın olunca o da koşsun,komşu gibi.
Çocuklarımız bizim için Sosyal Güvenlik Kurumları mı? Tabii ki değil…Yanıt olarak tabii ki değil ama mutlaka tüm anne ve babaların çocuklarından yaşlılıkları için beklentileri de var.
Kız veya erkek çocuklar cinsiyetlerine göre, ailede daha az veya daha çok sevilebilir mi? Bu mümkün değil. Her ikisi de gerçekten çok sevilirler. Ama biri, anne veya baba tarafından biraz büyüyünce, daha farklı sevilir. Evden ayrılacağı kesin olan kızlar, evde misafir muamelesi görüyorlar ama asıl misafir olan erkek. Size belki de bildiğiniz bir örneği aktarmak istiyorum aradaki fark için:
“Yaşını başını almış iki eski arkadaş hanımefendi yolda karşılaşmışlar... Hal hatır sormuşlar... Sıra çocuklarına gelmiş... "Senin oğlan nasıl, evlendi mi?" diye sormuş biri, "Evlendi" demiş öteki, "Evlendi ama ah, sorma, öyle bir gelin çıktı ki, felâket!..
Sabahtan akşama çalışıyor, evde doğru dürüst yemek pişmiyor, yorgun olduğu zaman oğluma yemek pişirttiriyor. Bazen sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor. Ne dikiş var, ne ütü. Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyor. Evde prensesler gibi oturuyor, oğlum için özel hiçbir şey yapmıyor, çok üzgünüm, çok..."
"Vah vah" demiş arkadaşı, "peki kızın nasıl, o da evlendi mi?"... "O da evlendi" demiş arkadaşı, "ama o çok mutlu, öyle iyi bir damadım var ki, kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor. Kızım çalıştığı için çok yoruluyor, çoğu akşam, yemekleri beraber pişiriyorlar, hatta bazen damadım hazırlıyor. İnanır mısın öyle iyi bir çocuk ki tatil günlerinde kahvaltısını kızımın yatağına götürüyor. Bir kadın bulmuşlar, evin bütün işlerini o yapıyor, kızım evde hiç yorulmuyor, prensesler gibi oturuyor, kocası da ondan iş beklemiyor, çok memnunum, çok..."
Bence erkek annelerinin oğullarına düşkünlüğünü anlatması bakımından doğru bir fıkra bu.
Annelik, damat, gelin ve kız ve de oğul sarmalında nasıl da çifte standartlar yaratıyor değil mi?
Sonuç olarak her şey bakış açısı. Her ikisi de bizim çocuğumuz ama kız annesi iseniz farklı, erkek annesi iseniz farklı bakıyorsunuz.
Kızlar babalarına daha mı yakın? 5 yaşlarında evet ama daha sonra onların kankaları anneleri. Zira, 9-14 yaşlarında başlayan ergenliklerinde babalarının yerine başka ve gerçek arkadaşlar geçince baba birden arı sokmuş gibi oluyor. Yani, çıldırıyor. Kızının hiçbir yere gitmesine izin vermeyince sırdaş anneler araya giriyorlar ve kızlar annelerinden “idare” etmeyi öğreniyorlar. Anneler kızlar için model. Saçları ile, takıları ile, kılık kıyafetleri ile capcanlı bir model. Yapılan bir araştırmada yaşlanan tüm kadınlar beğenseler de beğenmeseler de hem fizik hem de psikolojik olarak annelerine daha çok benzerlik gösteriyorlarmış.
Kızı söz konusu olduğunda, damadına hizmet etmesini yadırgamayan anne, oğlu geline hizmet edince atmaca gibi oluyor. Zira, genel kabulde kızlar erkeklere hizmet için var. Ancak şükür genç anneler bu yazgıyı değiştiriyorlar. Genellikle de kızlarının veya oğullarının kurdukları ailelerin dışında kalıyorlar.
Kendine güveni olan annelerin kızları da kendilerine güvenirler. Evde sürekli köle durumunda olan bir anneden kız çocuk da köle olmayı öğrenir.
Anneler kızları ile olan çatışmaları,kızlar büyürken yaşarlar. Evde yapılacak işlere kızların ilgisizliği anneleri yorar. Bu arada evde olan ve hayatı paylaşan erke çocuklara sorumluluk yüklenmez. Onlar erkektir. Onlar korunur. Anneden para alır ve arkadaşlarıyla takılırlar. Kızlar takılamazlar orada burada,herkes ne der!
Bazı erkek anneleri oğullarına aşırı düşkün. Onların oğullan sanki dünyanın en harika, en başarılı, en akıllı, en yakışıklı erkekleri. Onların oğulları ormanların kralı. Zaten küçücük bir çocukken bile pipisi ortada dolaşmadı mı? Sünnet olunca “benim oğlum erkek oldu!” diye düğünler yapılmadı mı? Böyle olunca da onların oğullarını alan kadınlar oğullarına yakışacak biçimde davranmalı. Yani sürekli kocalarına hizmet edip, onlara hayatı kolaylaştırmak için uğraşıp didinmeliler. Yoksa yandılar. Yani erkek anneleri aslında kaynana değiller de oğullarının aldıkları “şu kadınlar” yanlış.
Erkek anneleri, oğullarının seçtiği kadını kendine rakip görmese sorun yok. Ama görüyor. Birçok ailede oğul, babanın, erkek kardeşin, kocanın, haminin yerini tutuyor. Anneler evlense de bazı konularda karar vermek için oğullarına sorarlar ve son kararı onlara bırakırlar. Bu paylaşmak değil, geline ”ayağını denk al bu dünyada ben de varım” demektir. Gelin adayı, hele köle ruhlu, hizmetkâr yapılı, geleneksel ve sıradan bir kız değil de, modern, başı dik, eşitlikçi, paylaşmacı, haksızlıklara karşı çıkan biriyse, o zaman kıyamet kopuyor, oğlan anası karalar bağlıyor, "oğlum elden gitti" diye.
Ailede çatışma olunca çocuklar da ister istemez taraf olurlar ve de kızlar babalarının yanında yer alırken, erkek çocuklar da korumacı duyguları ile annelerinin yanında dururlar. Bu durumda en çok etkilenen kız çocuk olur. Kendisini özdeştirdiği anne ile vazgeçemediği erkek arasında kalır.
Erkek çocuk olsun, kız çocuk olsun anne ve baba ile ergenlikte mutlaka karşı karşıya gelirler. Erkek çocuklara karşı anneler bu dönemde daha hoşgörülü olurlar. Çarpılan kapılar onları çok kızdırmaz. Fakat kızların huysuzluklarına kızarlar. Zira, o dönemden onlar da geçmişlerdir...
Kız olsun, erkek olsun onlar bizim çocuklarımız. Anne ve baba olarak hayata gelmelerinde katkımız var ama hayatlarının onların hayatı olduğu gerçeğini aklımızda tutmalıyız. Eğer çok korumacı ve esirgeyen olursak onların birey olarak gelişmelerine ket vururuz. Kocaman olurlar ve hala ne yapacaklarını bize sorarlar. Kocaman olurlar ve hala sorunlarını çözemezler. Kocaman olurlar ve hala eteklerimizin altından çıkamazlar.
Sizlerle bir erkek çocuğunun yazdığı düşünülen “Anne Kimdir” i paylaşmak ve tüm annelerin bu dünyada bir değil, 365 kutlanacak günü olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Anneler, hepinizi öpüyorum.
Anne Kimdir?
ANNE, dünyada karşılık beklemeden börek yapan tek insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır, meleğin süt verebilenidir. Yarasın diye muhallebinin içine ciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır. Yemek yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan dişisidir, bulaşık, ütü, vb. yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan, kadın dırdırı denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir.
Yemek uzmanı, düzen insanı, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir. Yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir. Dizi dizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir, sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, “amaaan ben sana daha güzelini bulurum” diyebilen komik bir karakterdir. “Oğlum aradım yoktun. Ben de mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni emi aslan evladım. Kara börülcem benim öptüm annen”şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre yorumlayan bilişim düşmanıdır... AMA ... AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır, olmadık yerlerde “iyiki doğurmuşum ulen seni !”diyen ve benim hatırıma benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabır ağacıdır, evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır. Mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür canlıdır.
Sevginin güçlerini birleştirdiği sonsuz bakiredir ! Oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca, çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, dolar yükselince velhasıl buna benzer bissürü şeye ağlayabilen, bu mesajı okurken duygulanıp - gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır, son kiiii üç dört; uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını varlığına armağan edebileceği, ıslak - kuru ama heeeep duygulu en önemlisi; kıçı başı oynamayan tek kadın modelidir.
"Güvem'ce"