Ailedeki Her Canlı Şiddeti Tadıyor!
Bu sıcak günlerde bir de acı bir konudan söz etmenin alemi yok ama neyleyeyim ki bu da bizim toplumumuzun bir gerçeği.
Şiddet uygulamaktan sakınmayan ve şiddeti olağan karşılayan bir toplum muyduk eskiden de bilemiyorum ama şimdi öyleyiz. Koca, karısını dövüyor ve kadın “beni hastaneye götür” dediği zaman da “Dur daha hastanelik olmadın!" diyerek kadını bıçaklayarak gerçekten hastanelik ediyor. Aile içindeki bu şiddetten tabii ki kız çocukları da nasiplerini alıyorlar. Ama sadece kızlar şiddet görüyor dersek yanılırız. Ailedeki her canlı şiddeti tadıyor.
Yapılan araştırmalara göre, her 73.41 çocuk,aile içinde şiddet görmüş. Şiddet denilince bunu mutlaka fiziksel olarak algılamamalıyız. Çocukların yüzde 67.9’u da aile içinde duygusal şiddetle karşılaşıyor. Şiddet ne o zaman? Çok kısa ve akılda kalan bir tanımlaması var şiddetin: Yapmak istemediğimiz ve bize dayatılan eylemlere şiddet denir.
Çocuklar ev içinde çok azar işittiklerinden şikayetciler. Çocuklarımıza bizim şiddet uygulamadığımızı düşünüyorsak hemen dün onlarla olan konuşmalarımızı hatırlamaya çalışalım ve kurduğumuz cümleleri tekrar kafamızdan geçirelim. Hay Allah!! Yoksa hepsi de emir cümlesi mi? “Kalk oradan üşürsün!”, “Önüne bak, yerlere dökme!", “Koşma, koşma dedim sana!”, “Zıplama!”.
Çocuklar evde huzursuzluk olduğu zaman bunu anne ve babalarının gözlerinden anlarlar. Ama anne ve baba anlaşılmadığını düşünürler ve yatak odasında sorunları çözdüklerini söyleyerek çocuğu sağır zannederler. Çocuklar duyar. Ailede huzursuzluk varsa çocukları yatakların altında veya odalarının bir köşesinde arayın. Görünmez olmak isterler.
“Çocuğa Karşı Aile İçi Şiddetin Önlenmesi” projesi çerçevesinde yapılan çalışmalar, bilimsel olarak araştırılıyor ve olmaması için çalışılıyor. Pratik çözüm ne? Anne ve baba eğitimi. O kadar kolay gibi görünüyor değil mi? O kadar kolay değil. Anne ve baba şiddet uygulamadığı konusunda o kadar eminler ki, onları ikna etmek gerek.
Şiddet gören çocuk şiddet uyguluyor. Onun için de okullardaki yumruklaşmalar değil artık bıçaklamalar gerçekleşiyor. Gene yapılan araştırmalara göre, öğrencilerin yüzde 22’si fiziksel şiddet, yüzde 53’ü sözel şiddet, yüzde 36.3’ü duygusal şiddet ve yüzde 15.8’i de cinsel şiddetle karşılaşıyor. Şimdi bu kadar şiddetle karşılaşan öğrenciler bunun ne kadarını kendileri uyguluyorlar? Söyleyelim: Öğrencilerin yüzde 35.5’i fiziksel şiddet, yüzde 48.7’si sözel şiddet, yüzde 27.7’si duygusal şiddet, yüzde 11.7’si de cinsel şiddet görüyor. Yani, öğrenciler okullarda bağırıp çağırıyor, yumruklaşıyor ve tecavüz ediyorlar. Türkiye’de her 4 kızdan birine cinsel saldırı var. Bu verileri ben uydurmadım. Kafanızı bir sürü rakamla doldurdum ama başka nasıl anlatacağımı bilemedim.
Yapılan bilimsel çalışmaların sonuçlarını sevgili Figen Atalay toparlamış ve ben de sizlerle paylaştım. Neden mi paylaştım bu acı sonuçları? Hareket etmeniz için. Dünya sadece bizim eksenimizde dönmüyor. Bir yerlere üye olmalıyız. Bu çocuklara yardım etmek için çalışan gönüllülerin yanında olmalıyız. Örneğin YÖRET Vakfı bu konuda çalışıyor, GENÇ HAYAT VAKFI bu konuda çalışıyor. Onlara ulaşmak bir telefon kadar yakın. Onlara ulaşanlar çocuklara ulaşırlar...