Çocuklarımız Olmasaydı Biz Nasıl Öğrenirdik?"
Elimdeki kitap kitapevlerinde sıkça rastladığımız, sıradan bir anne baba rehberi değildi. Avuçlarımın arasındaki bu bembeyaz safyalarda yaşadıklarımı, deneyimlerimi anımsıyor ve deneyimleyeceklerimi görüyordum sık sık. Bizdendi çok.Tipik Türk ailesi ve çocuk yetiştirme gelenekleri, sevabıyla günahıylayansımıştı her bir sayfasına. Her satırında,daha ne çok hata yapacağımıtahmin ediyor, engellemek için neler yapmam gerektiğiniöğreniyordum."Çivi gibi çakılmadanbazen sorunlar" öğrenemiyoruz bazı şeyleri çünkü.Tıpkı çocuk yetiştirirkenyaşadıklarımız gibi. "Güvem'ce"yi okurken kimi zaman hüzünleniyor, birçok kezduygulanıyordum. Fakat çoğu zamanöğrenirken buldum kendimi."Çocukların İyiliği İçin Anne Baba Rehberi-Güvem'ce"'yi mutlaka okuyun o zaman ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Anne babalık yolculuğunda, yalnız olmadığınızı göreceğiniz "Güvem'ce"nin yazarıGüvem Türe ile yeni kitabını konuştuk.
Banvit’in “Çocuğum ve Ben” dergisinde 2003 yılından bu yana yazdığınız yazıları, “Çocukların İyiliği İçin Anne-Baba Rehberi-Güvem’ce”isimli kitapta topladınız. Çok da iyi ettiniz. Gerçekten de tüm anne babaların, hatta anne baba adaylarının mutlaka edinmesi gereken bir kitap. Eğitimci yanınız ve annelik tecrübeniz ışığında sağlıklı çocuk yetiştirmek isteyen her ebeveyn için ciddi bir rehber. Makalelerinizi kitapta toplama fikri nasıl doğdu?
Ben yazılarıma, kitabın son sözünde de açıkladığım gibi Kurumsal İletişim Direktörümüz Sevgili İlgi Görener'in önerisi ile Çocuğum ve Ben Dergisinde başlamıştım. Yazdım, yazdım ve çok oldu yazılar. Canım editörümüz Nurdan da “kitap yapalım” dediği zaman bunu çok hayallememe rağmen durdum. Bu yazıların toplanacağı kitap mutlaka kızlara yani bir sosyal sorumluluk projesine gitmeliydi. Okuyan kızlara. Yaptık. Kitabın bağışı “Kızlar Banvit'le Okula”nın. O kadar heyecanlandım ve telaşlandım ki, basım sürecinde ilgilenen dostlarımın başının etini yedim.
Kitaptaki uslübunuz çok sıcak ve içten. Her bir sayfası bir dostla sohbet ediyormuş havası yaratıyor insanda. Doğruları insanın gözüne gözüne sokarak değil de, yaşanmış ve edinilmiş bilgilerle, deneyimlerle, hikayelerle, tatlı tatlı anlatıyor olmanız, kitabınızın çekiciliğini daha da artırıyor. Devamı olacak mı? Farklı bir kitap projeniz var mı?
Bilmem. Yazılar birikince gene olabilir. Aslında hayatımı anlatmak istiyorum da nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Bu kitabınızın satışından elde edilecek tüm gelir, Banvit’in Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (Çydd) ile başlattığı “Kızlar Banvit’le Okula” burs programına aktarılarak, 2012 yılında 5. yaşına adım atan kız çocuklarının eğitime kazandırılmaları ve desteklenmeleri için kullanılacak. Bize bu sosyal sorumluluk projenizden biraz bahsedebilir misiniz?
“Kızlar Banvit'le Okula” Banvit'in sosyal sorumluluk projelerinden biri. Gene sevgili İlgi, ilköğretim birinci kademede okuyan kızların hiçbir kurumdan burs almadığını bu kızlara burs verirsek pek çok kızı okula kavuşturacağımızı söylediği zaman kolları sıvadık. Burs vereceğimiz kızlar ilkokulda ve Bandırma'da olmalıydılar ve de bunu ÇYDD ile birlikte yürütmeliydik. Okul yollarına düştük. Öğretmenlerin yardımı ile ailelere ve kızlarımıza ulaştık. Başardık.5. senemiz. Kızlarımız büyüdü. 100 kızımız okuyor. İlkokulun bitmesi ile işimiz bitmiyor. Onlarla sonuna kadar devam edeceğiz.
Okul öncesi eğitimde anne ve babalara neler tavsiye edersiniz? Çocukları kreşe ve anaokuluna göndermekle bu dönemlerindeki eğitimleri tamamlanmış olunur mu? Kreş ve anaokulundaki eğitimin dışında ebeveynlere düşen görevler nelerdir?
Okul öncesi eğitim için anne ve babalara en şiddetli tavsiyem “okul öncesi eğitime “ inanmaları. Çocukları kreşe göndermek sorunu çözmez tabii ki. Biz Çocukevimiz'de her ay veli toplantıları yapıyoruz ve veliler tüm sorunları bizlerle paylaşıyorlar. Bu da yetmez. Bizleri dinlemek yeterli değil, davranış değişikliği gerçekleştirmeliler. “Güvem hanım siz anlatırken iyi de yapamıyoruz” dedikleri zaman ben göçüyorum. Yapamamak yok, yapmamak var.
Edindiğiniz deneyimler, gözlemler sonucunda anne babaların çocuk yetiştirirken en sık yaptıkları yanlışların neler olduğunu sorsam.
Ne diyeyim, zor oldu bu soru. Çocukları dert etmesinler kendilerine ve onları hayatlarının merkezine koymasalar iyi olur. Ailelerde çocuk milat. Çocuktan önce ve çocuktan sonra.
Kitabınızın bir bölümündeki sözleriniz beni çok etkiledi, diyorsunuz ki: “Eşiniz sizi 10 yıl sonra da ilk günlerdeki gibi şımartmasını istiyorsanız bir probleminiz var demektir. Çünkü beklentilerinizle, bulduğunuz davranış çakışır. Beklentilerinizi azaltırsanız, problem yok olur. Çocuğunuzun her işini siz yaptınızsa ve hep beslenmesine, özbakımına yardım ettinizse, yuvaya gittiği zaman bir kenarda duruyor, konuşmuyor, yemiyor ve ağlıyorsa ne yazık ki, siz çocuğunuzun başına problem çıkarmışsınız demektir” diyorsunuz. Bu durum aslında çoğu ebeveynin ortak sıkıntısı. Peki bu problem nasıl bertaraf edilebilir? Ve yeni anne babaların da bu duruma düşmemesi için onlara neler tavsiye edersiniz? Bu durumu yaşamamaları için nelere dikkat etmeliler?
Anne ve babalar çocukları rahat bıraksalar ne iyi olur. "Ne yedi?” , “Üşür mü?” “O daha bebek” gibi sözlerden ve meraklardan vazgeçseler iyi olur. Anne ve baba olmak insanın kendinden geçmesi demek değil ki. Keyif alsınlar. Çocuklar çok keyifli.
“Panik annelerin, aşırı korunmuş çocuklarında” ne yazık ki özgüven sorununa daha sık rastlanıyor. Çocuklarımızı nasıl özgüven sahibi bireyler olarak yetiştirebiliriz?
Kendimize bakalım hemen. Biz ne kadar öz güven sahibiyiz? Her iş, her hareket yani her şey sınanarak öğrenilir. Başkalarının deneylerinden kim öğrenmiş ki? Çocuğun her işini yapsın anne babalar ki, çocuk aciz kalsın ve öğrenemesin. Doğru mu? Doğru! Başka ne diyeyim?
Çocuk yetiştirirken anne-baba tutum ve davranışının ortak olması çocuğun sağlıklı ruhsal ve bedensel gelişimi için kuşkusuz çok önemli. Annenin “hayır” dediğine babanın “evet” dediği bir ev ortamında çocuk bu durumdan nasıl etkilenir? Çocuk yetiştirirken ortaya yolu bulmakta sorun yaşayan ebeveynlere neler önerirsiniz?
Şimdi, anne başka, baba başka bir şey söylüyorsa, çocuk yaşadı da anne ve baba yandılar. Çünkü çocuklar büyükleri çok çabuk çözerler ve istediklerini nasıl ve kimden elde edebilecekleri konusunda inanılmaz donanımlıdırlar. Anne ve baba bu tuzağa düşmemek ve deyim yerindeyse maskara olmamak için mutlaka anlaşmalılar. Anne ve baba konuşmalılar. Tek çözümü bu. Çocuk bir şey istediği zaman da “babana (veya annene) de sordun mu?” diyerek paylaşılırsa çocuk da kimseyi kullanmamayı öğrenir.
Okulların tatil edilmesine az bir süre kaldı. Karne korkusu malum çocukların küçük dünyalarında yaşadığı bir sıkıntıdır. Anne babalar çocuklarının zayıf karnesiyle karşılaştıklarında nasıl bir tutum sergilemeliler? Karnesi zayıf dahi olsa çocuğun tatili nasıl olmalı? (kimi ebeveynler, derslerinde başarısız olan çocuklarına, tatillerini zehir etme yoluna gidebiliyorlar çünkü)
Benim bu sorunuzla ilgili bir yazım olacaktı. Tatil de geliyor. İsterseniz ilk fırsatta onu okuyucularla paylaşalım.
Kitabınızda keyifle okuduğum makalelerden biri de “Çocuğunuzu Doğru Dinliyor musunuz?”du. Bir uzman olarak çocuğumuzu nasıl dinleyeceğimizin ipuçlarını bizimle de paylaşabilir misiniz?
Başkalarını da dinlemiyoruz ki çocuğu dinleyelim. Doğan Cüceloğlu'nun söylediği gibi“mış gibi” yaşamlardan "mış" gibi dinlemeler çıkıyor. Öncelikle zaman ayırmalıyız. Ona değer verdiğimizi gösterirsek o da bize değer verir. Siz nasıl dinlenmek isterseniz çocuğunuzu da öyle dinleyin. Örnek olarak şöyle desek, canınızı çok sıkan bir sorunu yakın arkadaşınızla paylaşmak istediniz. Arkadaşınız sizi dinliyor ama mutfakta. Bir yandan tas tarak gürültüsü bir yandan “a tabii”, “hıı” gibi şeyler mırıldanıyor. Siz dinlenildiğinizi düşünür ve mutlu olur musunuz? Olursanız çocuğunuzu televizyon izlerken, gazete okurken, mutfakta soğan karıştırırken dinleyin.
Son olarak, geliri tamamen son derece faydalı bir sosyal sorumluluk projesine aktarılan bu kitabınızı almak isteyenler nasıl temin edebilirler?
Kitabı almak isteyenler, sizinle veya doğrudan bana mail atarak iletişim kurabilirler. Çok teşekkür ederim.
Editör der ki: "Çocuklar göremeyeceğimiz bir zamana gönderdiğimiz yaşayan mesajlardır" demiş bir düşünür. Geleceğe dairdoğru mesajlar bırakma kaygısı yaşayan ve bukonudabir rehbere ihtiyacı olan her anne baba bu kitabı okumalı.
Değerli açıklamalarıyla bizleri aydınlatan Okul Öncesi Eğitim Uzmanı Güvem Türe'ye hepimizaileyiz.com ailesi olarak çok teşekkür ederiz.
Mayıs 2012
Röportaj: Cansu BULDU ÇAN
Dikkat: Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kopyalanamaz, hiçbir şekilde kullanılamaz.