4+4+4 ve Ebeveyn Kaygıları
Çocukların okula başlaması doğal olarak her anne babayı heyecanlandıran, gururlandıran ama aynı zamanda beraberinde bir takım kaygıları da getiren bir süreçtir.
Okul dönemi demek; o güne kadar dizinin dibinde oturan, her hareketinden haberdar olunan, gözünün içine bakılan çocuğun yuvadan uçmaya başladığı, anneden babadan ayrı, yalnız başına kalmaya başlayacağı bir zaman demektir.
Bugüne kadar çocuğun okula kolay uyum yapabilmesi için okul öncesi dönemde psikolojik gelişimini yaşının sınırları içinde tamamlamış olması ön plana çıkarken veya önemsenirken, yeni sistemle birlikte çocuğun fiziksel gelişimi aileleri daha çok kaygılandırmaya başladı ve psikolojik gelişim bir tarafa bırakılarak; aileleri ‘çocuğum daha çok küçük’ telaşı sardı. Çünkü yeni sistemle birlikte çocuklar en az altı ay daha erken okula gitmeye başlayacak. Öncelikle çocuğun, okula sağlıklı başlayabilmesi için; psikolojik ve fiziksel gelişimi yaşının gerektirdiği sınırlar içinde, yani yaşıtlarıyla uygun olması gerekmektedir.
Psikolojik ve duygusal ihtiyaçlar:
Okul dönemi yukarıda değindiğimiz gibi çocuğun yuvadan uçmaya başladığı, anne ve babadan ayrı olarak, tek başına kaldığı, zaman geçirdiği ve mücadele etmek durumunda kaldığı bir dönemdir.
Okula başlama döneminde; çocukların ihtiyacı olan en önemli duygu güvendir. Kendine güvenen, atılgan, ne istediğini bilen, duygularını ifade edebilen çocuklar okula başlama sürecinde daha az sorun yaşamaktadır. Çocuklar; anneye, babaya bakarak pozisyonunu, ne yapacağını, nasıl tavır sergileyeceğini belirler.
Bu dönemde anne baba kaygılıysa, bu kaygı çocuklara da yansıyacaktır ve kısır döngü şeklinde anne babayı kaygılı gören çocuk, korkacak, endişelenecek; çocuğu bu halde gören anne baba daha çok panik yapacak ve endişelenecektir.
Çocuğun evden ayrılıyor olması; bir takım endişelerin ve kaygıların su yüzüne çıkmasına neden olacaktır; ancak bu şekilde davranmak size bir şey kazandırmayacağı gibi, hem sizin hem de çocuğun daha sıkıntılı bir süreç yaşamasına neden olacaktır.
Her yeni sistemin getirdiği bir takım artılar, eksiler olacaktır ama buradaki amacımız 4+4+4 sistemini sorgulamak değil, neler yapabileceğimizi ve yeni sisteme nasıl daha iyi nasıl adapte olabileceğimizi araştırmak ve ona göre hareket etmek daha akıllıca bir yol olacaktır.
Ama görünen şu ki; yeni 4+4+4 sistemi, artılarından daha çok eksileriyle aileleri kaygılandırmaya ve tartışma yaratmaya devam etmektedir.
Ancak; şu aşamadan sonra kaygılanmak yerine çocuğa nasıl davranacağı, neler yapacağı konusunda bilinçlendirmek ve okula hazırlamak çocuğu hem güven verecek hem de rahatlatacak yaklaşımlardır.
Fiziksel gelişim ve ihtiyaçlar:
Çocukluk döneminde; birkaç ayın bile çocuğun fiziksel gelişimi açısından önemi vardır.
Özellikle sokaktan yalıtılmış olarak düşmeden, koşmadan, ayakları çamura değmeden evin içinde büyüyen çocuklarda boy, kilo normal olsa da kas gelişimi yetersiz kalmaktadır.
Kas gelişimindeki eksiklikler okul döneminde kendini daha fazla göstermektedir. Bu eksiklikler evde yapılacak eksersizlerle giderilmeye çalışılmalıdır.
Okula başlama yaşının erkene alınması haklı olarak anne babaları kaygılandırmakta ve bu yaştaki çocukların bu yükleri altından nasıl kalkacakları konusunda endişeleri bulunmaktadır.
Ancak anne babalar şu konuda rahat olmalıdırlar; yeni sistemin getirdiği sadece okula başlama yaşının erkene alınması değildir, aynı zamanda, okullarda gösterilecek derslerin içerikleri, yoğunlukları ve zamana yayılımları da; çocukların gelişim seviyelerine göre ayarlanmaya çalışılıp, revize edildi ve değiştirildi.
Okul öncesi dönemde; çocukların gelişimsel olarak tanımlanabilmesi varsa gelişimsel gerilik veya ileriliklerin tespit edilmesi ve anne babaların bu konudaki kaygılarının giderilmesi açısından gelişim testleri 0-6 yaş dönemi çocuklarına uygulanmakta ve ailelere aydınlatıcı rakamsal bilgiler sunmaktadır.
GELİŞİM TESTLERİ ( 0- 6 )
0–6 Yaş arasındaki bebek ve çocukların gelişimi ile ilgili derinlemesine ve sistemli bilgi sağlayan bir değerlendirme aracıdır.
0–6 yaş dönemi okul öncesi döneme denk geldiği için çocuklardaki bazı gelişme gecikmeleri ve gerilikleri ya fark edilmiyor ya da geç fark ediliyor.
Fizyolojik gelişmeler daha elle tutulur, gözle görülür olduğu için aileler tarafından daha net ve açık olarak gözlenebilmektedir.
Ama dil, bilişsel, zihinsel, sosyal beceri, özbakım gibi alanlardaki gelişmeler net ve gözle görülebilir gelişmeler olmadığı gibi üstelik modern tıbbi cihazlarla dahi bu alandaki gerilik veya gecikmeler tespit edilememektedir.
İşte bu test gelişimsel gecikme ve düzensizlik açısından risk altında olduğu düşünülen bebek ve çocukların erken dönemde tanınması, teşhis edilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasına olanak sağlar.
Sadece gelişimsel gerilik, gecikme ve ilerilikleri tespit etme ve ona göre önlemler almanın ötesinde çocuğun gelişini dört ayrı alanda tespit ettiği gibi ayrıca akranlarına ve Türkiye ortalamasına göre ne kadar ileride, ne kadar geride olduğunu bize rakamsal ve yüzde olarak sunar.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
—Bu dönemde sanki çocuk askere gidecekmiş ve ayrılacakmış gibi panik ve kaygı içinde olmak, aşırı koruyucu bir tutum ve davranış içinde olmak; sizi gereceği gibi bu durum çocuğa da etkileyecektir.
—Yalnız başına hareket edebilmeyi ve ihtiyaçlarını giderebilmeyi öğretin.
Markete götürerek parayı tanımasını, alış veriş yapmasını, tuvalet ihtiyacını siz olmadan nasıl yapabileceği gibi…
—Okul hakkında bilgiler verip okul başlamadan önce okula götürüp gezdirmek okulla ilgili soru işaretlerini giderme konusunda işe yarayacaktır.
—Okul öncesinde çocuklarda tatlı bir heyecanla beraber kaygı ve endişe olur. Çocuktaki bu kaygıları gidermek için öncelikle sizin rahat ve huzurlu olmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
Okul Korkusu
Okul korkusu; değişik şekillerde ve maskelerle ortaya çıksa da temelinde anneden ayrılma kaygısının yattığı bir reaksiyondur.
Okula gitmede isteksizlik, okula gitmeyi reddetme ve değişik psikosomatik belirtilerle (genelde kusma, mide bulantısı, karın ağrısı, elde ve ayakta uyuşma, baş dönmesi ve ağrısı gibi ) ortaya çıkmaktadır.
Ne tesadüftür ki; bu şikayetler genelde sabahları okul saatinde ortaya çıkar.
Yapılan araştırmalar şunu gösteriyor ki; okul korkusu yaşayan çocuklar temelde anneye bağımlı, sağlıklı şekilde anneden ayrılamamış ve güven sorunu yaşayan çocuklardır.
Bu durum sadece çocuğun anneden ayrılamaması değil, aynı zamanda annenin de çocuktan ayrılamamasını kapsayan ve çift taraflı bir etkileşimin olduğu durum söz konusudur.
Gelişmemiş güven duygusundan dolayı; ayrıldığı zaman kendi başına ya da evdekilerin başına bir şey geleceği kaygısı çocukta bu belirtileri ortaya çıkarmaktadır.
Bu endişelerin ortaya çıkmasını tetikleyen ve kolaylaştıran nedenler:
—Erken doğum ve bebeklik döneminde yaşanan hastalıklar
—Anne veya babadan birinin evden uzakta çalışması
—Aile bireylerinden birinin gözle görülür şekilde hasta olması veya ölümü
—Sürekli tartışmaların, tehdit ve kavgaların yaşandığı bir aile ortamı
—Yeni bir bebeğin doğması
—Geç çocuk sahibi olunması ve aşırı koruyucu tutum
—Boşanmış aile
Öğretmenler Ne Yapmalı?
—Kişilik özelliklerinden dolayı hassasiyeti ve korkuları olan bu yapıdaki çocuklara yapıcı bir yaklaşım, çocuğun kafasında yaratmış olduğu kaygı ve korkuların giderilmesinde önemli rol oynar; o nedenle ilk günlerden eleştirel bir tutum ve sınıf düzenini sağlamaya yönelik davranışlar çocuktaki gerginliği daha artıracak ve çocuğun okula alışma sürecini zorlaştıracaktır.
—Çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi; okulu benimsemesi, etkinliklere katılması ve arkadaş edinmesi ile doğru orantılıdır. Kendini yalnız ve okuldan yalıtılmış hisseden çocuk; anne, babasını ve evini daha çok düşünecek ve kaygıları daha sık ortaya çıkacaktır.
—Öğretmenler, öncelikle bu durumdaki çocuklara güven verici yaklaşımlar sergileyerek kendilerini rahat hissetmelerini sağlamalı, daha sonra görev ve sorumluluklarla çocuğun önemli ve güvenilir biri olduğu hissettirilmeliye çalışılmalı.
—Bu sıkıntıları yaşayan çocukların en büyük silahı; ağlamak ve bir takım rahatsızlıkları dile getirmektir. Böyle durumlar da çocuk eve gönderilmemeli ve çocuk; bunu kullanamayacağını anlamalıdır.
—Sınıfınızda böyle bir çocuk olduğunu sezdiğinizde, süratle aile ile işbirliği yaparak tutarlı ve fikir birliği içinde hareket edilmeli ve çocuğa arkadaş, grup desteği sağlanmalıdır.
Anne-Babaya Not:
—Öncelikle bu durumun sadece sizin çocuğun başına geldiğini düşünerek çocuğu suçlamayın ve çocuğu azarlamayın. Eğer suçlu aranacaksa, önce onu yetiştiren anne- baba olarak kendinizi eleştirin.
— Bu durumun geçici, okula alışma sürecinde yaşanan bir durum olduğunu aklınızdan çıkarmayın ve panik yapmayın.
—Okula gitmek istemeyen çocuklarda gece yatmadan önce ve sabah kalktığında psikosomatik dediğimiz bulantı, kusma, karın, baş ağrısı gibi şikâyetler artacaktır.
—Okula gitmesi konusunda aile fertleri tutarlı davranmalı; anne gitmesi konusunda ikna etmeye çalışırken baba, bugün gitmeyiversin gibi bir tavır içinde olmamalıdır. Çünkü çocuklar, bu tarz açıkları çok profesyonel şekilde kullanacaktır.
—Çocukla konuşarak, onu gerçekten rahatsız eden bir durumun olup olmadığını anlamaya çalışın. Eğer böyle bir durum varsa, bu sorunların halledilebileceği ve giderilebileceğini belirterek çocuğu rahatlatma yoluna gidin.
—Okulun sadece görev ve sorumluluklarından, zorunluluğundan değil, aynı zamanda sosyalliğinden, eğlenceli yanlarından ve başka hiçbir yerde bulmayacağı kadar arkadaş edinmesini sağlayacağı gibi eğlenceli ve güzel yanları da anlatılmalı.
—Çocuğun düzenli olarak okula gitmesi sağlanmalı ve bu konuda taviz verilmemeli, duygusal davranarak çocuğun istediğini elde etmesine izin vermeyin. Çünkü okuldan ne kadar uzak kalırsa, okula tekrar düzenli gitmeye başlaması o kadar zor olacaktır.
—Çocuğun okul korkusunu yaratan durum evden kaynaklanıyorsa bunu acil olarak gidermeye çalışın ve çocuğun bu konuda rahatlaması, okul korkusunu azaltacaktır.
—Azarlamak yerine, yapıcı ve güven verici bir yaklaşım çocuğu rahatlatacaktır.
—Öğretmenizle işbirliği içinde olmak ve tutarlı davranmak, bu süreçte sorunu çözmede size avantaj sağlayacaktır.
Unutmayın; Okul korkusunun tedavisinde kullanılan bir ilaç yoktur. Bu durum çocuğun hassas ve bağımlı kişilik yapısından kaynaklanabileceği gibi, kendisi ve ailesi ile ilgili bir takım kaygılardan da kaynaklanıyor olabilir. O nedenle, bu sorunun çözümü de doğru ve tutarlı davranışlardır.