Her Sabah 1 Bardak Limonlu Su İçmek İçin Neden Çok!
Dünya genelinde bir insanın hayatı boyunca böbreğinde taş oluşma riski yüzde 12’yken, Türkiye’de bu oran Ankara, İzmir ve İstanbul’da yüzde 11, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 30 olarak gözlemleniyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Günde en az iki litre su içmek, taş oluşumunu tekrar etme riskini önlemenin ilk adımı. Ancak böbrek ya da kalp yetmezliği, bacaklarda venöz yetmezliği gibi durumlar varsa, hastanın vücudunda su birikmemesi için günlük su ihtiyacı doktor kontrolünde belirlenmeli. Portakal suyu, limonata, limonlu su gibi içeceklerde bulunan sitrat, kalsiyum okzalat ve ürik asit taşlarının oluşmasını engelleyebilir” açıklamasında bulundu.
Limonun, elmadan ve üzümden daha fazla potasyum içerdiğini biliyor muydunuz?
İçindekiler: Her Sabah 1 Bardak Limonlu Su İçmek İçin Neden Çok!
1. Neden Limonlu Su İçmeliyiz?
- Her Sabah 1 Bardak Limonlu Su
Uzmanlar yemeklerde, üzerinde yemeye doyamadığınız limonun lezzeti dışında da birçok faydası olduğuna dikkat çekiyor.
Limon, sindirim sisteminden bağışıklık sistemine destek olmaya, viral enfeksiyonlardan iltihap azaltmaya varıncaya kadar sağlığınız için oldukça önemlidir. Limon aynı zamanda C vitamini, B kompleks vitaminleri, kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum ve lifle dolu bir gıda.
- Sabahları Limonlu Su İçerken Bunlara Dikkat!
Limon, doğrudan dişlerinizin mine tabakasına zarar verebileceği için bunu bir miktar sıcak, ılık ya da soğuk suyla seyreltmeniz gerekiyor. Sabah bir bardak ılık limon suyu içtikten 15 ya da 30 dakika sonra kahvaltıya başlayın. Böylece limonun tüm faydalarını kazanılabilir.
2. Limonlu Su Böbrek Taşını Önlüyor
Toplumda sık görülen üriner taş hastalığı, erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülüyor. Böbrek taşının yıllar içinde tekrarlama olasılığının yüksek olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Ailesinde taş öyküsü olanlarda da daha sık görülüyor.
İlk taş atağından sonra tekrarlama yüzdeleri birinci yıl yüzde 14, ikinci yıl yüzde 35 ve üçüncü yıl ise yüzde 52 oluyor. Buna göre taş hastalığı olan bir hastada 10 yıl içinde tekrar taş oluşumu ise yüzde 50 ihtimalle görülüyor” dedi.
3. Böbrek Taşının En Önemli Belirtisi: Ağrı
- Ağrı en büyük şikâyet
Üriner taş hastalığında taşın yerine göre şikayetlerin de farklı olabildiğinin altını çizen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Bazen taş böbrekteyken ya da mesanedeyken hastada herhangi bir şikâyet gözlenmiyor. Ancak taş idrar kanalına düştüğünde, idrar akışına engel olarak idrarın birikmesine ve bu nedenle baskı şeklinde genital ve kasık bölgelerinde ağrıya sebep oluyor.
Bu ağrı genellikle böbreğin olduğu tarafta kalça ile kaburgalar arasında hissedilirken; aşağıya ve öne doğru yayılarak karın ile kasık bölgesine vuruyor. Ayrıca idrardan kan gelmesi, bulantı ve kusma gibi şikayetler de görülebiliyor. İdrar kanallarının tıkanıklığı nedeniyle akamayan idrar, böbrekte şişme ve böbrek fonksiyonun durmasına kadar giden tablolara neden olabiliyor” şeklinde konuştu.
- 7 mm’den büyük taşlar için tıbbi müdahaleye ihtiyaç olabilir
Hastanın şikayetleri üzerine yapılan idrar tahlili ve görüntüleme yöntemleriyle taş hastalığı için tanı konabildiğini söyleyen Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Ultrasona bakılarak böbrekte bir genişlemenin olup olmadığı değerlendiriliyor ancak en doğru ve güvenilir bilgi üriner sistem tomografisiyle elde ediliyor.
Bu sayede taşın yeri, büyüklüğü, anatomisi hatta sertliği ve içeriğiyle ilgili kapsamlı bilgilere ulaşmak mümkün” dedi. Taşın kendiliğinden düşmesinde taşın şekli, boyutu ve kişinin idrar yollarının yapısal özelliklerinin önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Genellikle boyutu 4 mm'den küçük olan taşlar fazla belirti vermeden idrar ile birlikte atılabiliyor. Ancak 7 mm'den daha geniş çaplı taşlar için çoğunlukla tıbbi müdahaleye ihtiyaç var” diye konuştu.
4. Böbrek Taşı Sorunu Yaşayanlar Nasıl Beslenmeli?
- Taşın cinsine göre beslenme önemli
“Üriner taş hastalığı tedavisinde öncelikli olarak iyi bir planlama yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “Seçilecek tedavi yönteminin başarısı kadar daha sonrasında yeni taşların oluşumunun önlenmesi için yapılacaklar da önemli.
Taş hastalığında, taşın sertlik derecesi önemli bir nokta; çünkü sertliği düşük olan taşlar daha çok ürik asit taşlar ve bu da fazla protein tüketiminden kaynaklanıyor. O yüzden taşın cinsine göre uygun diyet yapmak, bu sorundan korunmada yarar sağlıyor. Görülen 5-6 tür taşın beslenme kuralları farklı. Ürik asit taşlarında beslenme düzeninde protein kısıtlamasına gidilse de; örneğin sistin taşlarında diyetin bir etkisi yok” dedi.
- Fiziksel aktivite taş oluşumunu azaltıyor
Türkiye’de en sık görülen kalsiyum oksalat taşlarında ise sanılanın aksine kalsiyumu azaltmanın değil, sağlıklı bir insan kadar kalsiyum alıp, oksalat alımını azaltmanın önemli olduğunu dile getiren Prof. Adayener, “Oksalat ise en çok çay, kahve, kakao, baklagiller ile yeşil yapraklı sebzeler, domates ve çilekte mevcut.
Bir diğer tür olan kalsiyum fosfat taşlarında ise eğer kan ölçümlerinde kalsiyum miktarı yüksek çıkıyorsa, diyette kalsiyumu kısıtlamak ve nedenini araştırmak yarar sağlayabiliyor. İdrar yolu enfeksiyonu ile ilgili olan magnezyum amonyum fosfat taşında ise enfeksiyonları kontrol etmek önemli. Beslenmenin yanı sıra ayrıca fiziksel aktivitede bulunmak da taş oluşumunu azaltan bir faktör” diye konuştu.
- Tedavide farklı yöntemler uygulanabiliyor
Böbrek taşı tedavisinde dışarıdan şok ses dalgalarıyla taşın kırılması ve cerrahi yöntemlerden söz edilebildiğini belirten Prof. Dr. Cüneyt Adayener, “İlaç tedavilerinde ise ağrı kesiciler, taş geçişini kolaylaştıracak bazı kas gevşeticiler ve bulantı önleyici ilaçlar kullanılabiliyor.
Böbrekte ya da böbrek ile idrar kesesi arasında kalan, üreter denilen kanalın böbreğe yakın üst kısmındaysa şok dalgaları ile kırılabiliyor. Yine cerrahisiz bir yöntem olarak, örneğin taş üreter dediğimiz idrar borusunda ise uç kısmında kamerası olan ince ve fleksible bir boru ile idrar yolundan girilerek lazerle de kırılması mümkün. Lazer, taşın boyutundan bağımsız olarak her türlü taşa uygulanabiliyor” açıklamasında bulundu.
Limon Suyunun Günlük Yaşamdaki Faydaları Neler ?
5. Limonlu Su İçmenin Çokça Bilinmeyen Faydaları
İşte, Limonlu Suyun Bilinmeyen Diğer 11 Faydası:
- Limon, immün sistemimizi destekleyerek cilt sağlığını koruyan ve ışıltı katan C vitaminin mükemmel bir kaynağıdır.
- Limon, barsak sağlığı için çok önemli olan aynı zamanda çok güçlü bir antibakteriyal olan pektin lifini içerir. Bu sayede sindirim sistemimizin düzgün çalışmasını sağlar.
- Aynı zamanda içerdiği pektin, iştah kontrolünüzü sağlayarak kilo vermenize yardımcı olur.
- Vücudun pH dengesini düzenler.
- Sabahları içilen limon suyu, vücuttan toksinlerin atılmasını sağlar.
- Limon suyu potasyumdan zengindir, bu sayede kan basıncımızı kontrol altında tutar.
- Kolesterolün dengelenmesine yardımcıdır.
- Limon içerdiği C vitamini sayesinde stresle savaşmamıza yardım eder.
- Bağışıklık sistemimizi güçlendirir. Enfeksiyona neden olan patojenik bakterilerden korunmamızı sağlar ve soğuk algınlığının tedavisinde kullanılabilir.
- Özellikle yaz günlerinde terleyerek kaybettiğimiz mineralleri yerine koymada oldukça önemlidir.
- Limon suyu enerji verir ve depresyonun giderilmesine de yardımcıdır. Limonun kokusu bile sinir sistemi üzerinde sakinleştirici bir etkiye sahiptir.
#limonlu su #böbrek taşı #sağlık #tedavi