Baba Olmadan da Sağlıklı ve Mutlu Çocuk Yetiştirilir mi?
Baba yokluğunu konu alan bilimsel araştırmalar bu soruyu yanıtlamayı kolaylaştırmıştır. Bu araştırmaların sonuçları, bir babanın disiplin uygulayıcısı olarak otoritesini ortaya koymasının ve yalnızca güçlü olmakla kalmayıp aynı zamanda da müşfik oluşunun çocuğun gelişmekte olan kişiliği üzerinde büyük etkide bulunduğunu ortaya koymuştur.
Genel kanı, babanın özellikle çocuğun cinsel aynileştirme gelişiminde ve doğru ile yanlış kavramlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynadığı yönündedir. Bunların yanı sıra, babanın yaşanılan evde bulunmayışı kuşkusuz çocuğu pek çok mutlu deneyimlerden de yoksun bırakmaktadır.
Bir çocuğun babasıyla paylaştığı beraberliğin enderliği, onun önemini azaltmaz, tam tersine artırır. Çoğu zaman, pek çok iyi niyetli baba, bütün çocuklarını bir araya toplayarak bir grup gezintisine götürür. Bu tür geziler her ne kadar çok eğlenceli ve yararlı olabilirse de her çocuğun gerek anne, gerekse babasıyla tek başına baş başa olduğu sürelere ihtiyaç duyduğu da unutulmamalıdır.
Baba olma, yeni bir insanoğlu yaratma açısından büyük bir aşama ve insan yaşamının en harikulade bölümlerinden biridir. Yepyeni bir hayata yön vermek, onun gelişimini etkilemek, onu korumak ve toplum içinde bir yer kazanmasına yardım etmek olanaklarını sağlar. Çocuğunuzun size olan sevgi ve hayranlığı dünyada tadabileceğiniz en büyük mutluluk kaynağıdır.
Babadan gelen şefkat, ilgi, öpücük ve okşamalar çocuklar için büyük bir mutluluk kaynağıdır ama hiç bunların bir sinema ya da televizyon reklamında yer aldığını gördünüz mü? Çocuğuyla ilgilenen bir baba ve güçlü bir erkek olma olguları hiç de çelişkili ve tutarsız değildir. Baba, çocuklarıyla olan ilişkilerinde sevgi ve ilgi dolu olmalı, onlara bir şeyler verebilmelidir. İyi bir babanın anneden pek de farkı yoktur.
Erkek Çocuklarda Kadınsı Yönelişler Görülebilmekte
Babaları askerde olan çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar, bu gruptaki çocukların babaları evde olan erkek çocuklara oran daha “kadınsı bir yönelişe” sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bu kadınsı yönelişin babanın dönüşünden sonra da süregittiği sanılmaktadır. Buna erkek olarak da yaşamlarının ilk yılı süresince babaları evden uzak olan erkek çocukların, diğerlerine oranla beklenebilecekten daha fazla davranış güçlükleriyle karşılaştıkları açığa çıkmıştır. Bunların yalnızca yetişkinlerle değil, fakat başka çocuklarla da iyi ilişkiler geliştirme ve sürdürmede güçlük çektiği görülmüştür.
Başka bazı araştırmalar, erkek çocuklarda suça yöneliş oranlarıyla, küçüklüklerinde yeterli bir baba (erkek) figürünün yokluğu arasında yeter derecede anlamlı ve açık bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur. Bu konuda babanın evden uzakta olması gibi, evde bulunduğu halde genel olarak zayıf ve etkisiz kalması da önemli bir rol oynar. Bu olgu, yalnızca, babanın fiziksel varlığının söz konusu olmadığını açığa çıkarmaktadır.
Bazı durumlarda, çocuğun sorumluluklarını yüklenmeyen zayıf bir babayla birlikte yaşamak, babasız yaşamaktan çok daha kötü sonuçlara yol açabilir. Şu unutulmamalıdır ki, babalık rolünü bir kimsenin üstüne alıp kötü oynaması, bu rolü başka birinin almasına ve belki de çok daha başarılı olmasına engel olmaktadır.