Kalp Yetmezliği ile İlgili Merak Edilen 10 Soru
Çeşitli faktörlere bağlı olarak her yaşta ortaya çıkabilen kalp yetmezliği toplumumuzda yaklaşık 1.5 milyon insanı etkiliyor. Hastalık doğru tedavi edildiğinde hastaların yaşam süresi ve kalitesi artıyor.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. İlke Sipahi ile Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Hakan Akay’a ciddiye alınması gereken bir hastalık olan kalp yetmezliğinin tanıdan tedaviye tüm detaylarını sorduk.
1. Kalp hangi nedenlerle yetersiz kalıyor?
Doç. Dr. İlke Sipahi: Bu hastalığın en önemli iki nedeni olarak yüksek tansiyon ve kalp damar tıkanıklığı gösteriliyor. Hipertansiyon hastalarında kan basıncı yükseliyor ve yüksek basınca karşı çalışan kalp bir süre sonra tükeniyor. Damar tıkanıklığında ise kalp yeterince kan alamıyor ve bunun sonucunda kalp dokusu ölebiliyor ya da kasılması bozulabiliyor.
Ülkemizde sık görülen bir sorun olan akut eklem romatizmasında kalp kapakları tutulabiliyor ve bu ileri evrede kalp yetmezliğine neden olabiliyor. Ayrıca bazen gebelik, genetik faktörler ya da aşırı alkol kullanımı da kalp yetersizliğine yol açabiliyor.
2. Türkiye’de kalp yetersizliği sık görülüyor mu?
Doç. Dr. İlke Sipahi: Ülkemizde görülme oranı yaklaşık olarak yüzde 2. Diğer bir deyişle 1.5 milyondan fazla kişinin kalp yetmezliği yaşadığı tahmin ediliyor. Gevşeme kusuruna bağlı olarak görülen kalp yetersizliği kadınlarda, kasılma kusuruna bağlı olan ise erkeklerde daha sık görülüyor.
3. Kalp yetmezliği nedir?
Doç. Dr. İlke Sipahi: Kalbin, vücudun oksijen ihtiyacını sağlayacak miktarda kan gönderememesi anlamına gelen kalp yetmezliği, genellikle kalp kasının zayıflığına bağlı olarak ortaya çıkar.
4. Hastalığın belirtileri neler?
Doç. Dr. İlke Sipahi: Kalp yetmezliğinin temel iki belirtisi vücutta su birikmesine bağlı şişme ve nefes darlığı oluyor. Su birikmesi vücuttaki her dokuda meydana gelebiliyor. Akciğerlerde su toplandığında hastada özellikle sırtüstü düz yattığında daha belirgin hale gelen nefes darlığı ortaya çıkıyor. Hasta geceleri nefes darlığı ile aniden uykudan uyanabiliyor. Bacaklarda sıvı biriktiğinde ödem ortaya çıkıyor. İleri vakalarda bu şişlik uyluklara, hatta erkek hastalarda testislerin etrafına kadar gidebiliyor. Karaciğerde sıvı biriktiğinde karaciğer fonksiyonlarında siroza yol açan bozulmalar meydana gelebiliyor. Böbrek toplardamarlarında sıvı biriktiğinde ise böbrek fonksiyonu bozulabiliyor.
5. Kalp yetmezliğinin evreleri var mı?
Doç. Dr. İlke Sipahi: Kalp yetmezliği ilerleyici bir hastalık… Bazı hastalarda, şikayetler minimal düzeyde oluyor ve ilaç tedavisi ile tamamen kaybolabiliyor. Diğer ucunda ise vücudu su toplamış, karaciğer ve böbrek fonksiyonları bozulmuş, yatağa bağımlı hastalar söz konusu. Bir de zaman zaman hastaneye yatması gerekebilen ara evredeki hastalar bulunuyor.
Gebeliğe bağlı kalp yetersizliği vakalarında ise doğru tedavi uygulandığında çoğu zaman iyileşme görülebiliyor. Ancak bazı hastalarda tüm tedaviler doğru verildiği, diyete dikkat edildiği, tuz ve sıvı kısıtlamasına gidildiği halde hastalık ilerliyor. Böyle durumlarda özel tedavi metotlarına başvurmak gerekiyor.
6. Tedavi hangi adımlardan oluşuyor?
Dr. Hakan Akay: Hastanın ilaçları düzenleniyor, kardiyolojik girişimler uygulanıyor ya da cerrahi tedavi süreci başlatılıyor. Bu tedaviler sonuç vermediğinde ise üç seçenek kalıyor; kalp nakli, kalp pompası ya da hastalığı doğal seyrine bırakmak. Bu seçeneklerden hangisinin tercih edileceğinin belirlenmesinde kardiyolog ile kalp damar cerrahisi uzmanının beraber çalışması önem taşıyor. Kalp yetmezliği hastalarının tıpkı bir okula devam eder gibi, sağlık merkezine kayıtlı olup sürekli kontrol altında olmaları; hayat kalitesini ve süresini artırıyor, ayrıca tedavilerin güvenli eller tarafından sunulmasını sağlıyor.
Doç. Dr. İlke Sipahi: Elimizde çok sayıda tedavi ve tetkik metodu var, önemli olansa hangi hastaya hangi tedavinin gerektiğini doğru olarak belirleyebilmek. Kimi zaman önce ilaçla başlayıp ardından sırasıyla defibrilatör, kalp pompası ve kalp nakli yapılabiliyor. Kalp nakli, sadece beyin ölümü gelişmiş kadavradan yapılabildiği için bu durum kalp yetersizliği hastalarının uzun süre uygun bir verici beklemesini gerektiriyor. İşte bu bekleme sürecinde hastanın durumu bozulursa, hemen pompa cerrahisine alınarak hayatta tutuluyor ve bir süre sonra yine nakil düşünülüyor. Kimi hastada ise pompa o kadar iyi sonuç veriyor ki nakle gerek dahi kalmıyor.
7. Kalp Destek Cihazı (Assist Device) yeni bir yöntem mi?
Dr. Hakan Akay: Bilim adamlarının yaklaşık 40 yıl önce, kalbi mekanik bir sistemle değiştirmenin hayalini kurmaya ve bunun üzerinde çalışmaya başladı. Uzun çalışmaların ardından, 2000’li yılların başında bazı başarılar elde edildi. Kalp nakli olamayan bir grup hastaya medikal tedavi verilirken, diğerlerine kalp pompası takıldı ve pompa takılan hastaların daha uzun süre ve çok daha kaliteli bir hayat sürdüğü ortaya çıktı.
Bunun üzerine nakil bekleyen hastalardan, böbrek ile karaciğer fonksiyonları bozulanlarda ve kaybedilmekte olan hastalarda ilk jenerasyon kalp pompaları kullanılmaya başlandı. Bunlardan iyi sonuç alındı. 2009’dan itibaren çok daha iyi cihazlar, hem nakli bekleyen hastalar için hem de kalıcı tedavi için kullanmaya başlandı.”
8. Kalp Destek Cihazı nasıl uygulanıyor?
Dr. Hakan Akay: Açık kalp cerrahisi ile uygulanan Assist Device yönteminde kalbin kanı atan sol karıncığına pompaya bağlı olan kanül yerleştiriliyor. Teknolojik açıdan mükemmel bir fizikle dönen bir tribün, kanı sol karıncıktan çekip kalbin kanı vücuda dağıtan ana merkez olan ‘aorta’ya gönderiyor. Bu pompanın elektrik ile bağlantısı, ciltten çıkan kablo ile dışarıdaki pillere takılıyor. Pillerin bulunması ve küçük kontrol aparatı, havuza ve denize girme engeli dışında hastanın hayatını hiçbir anlamda etkilemiyor. Ama bu tedavi bütünüyle hastalığı ortadan kaldırmıyor, değiştiriyor. Yani bu hastaların belirli aralıklarla, örneğin başlangıçta her ay, problem yoksa önce 6 ay, sonra bir yıl arayla kontrole devam etmesi gerekiyor.
9. Kalp nakli ne zaman düşünülüyor?
Dr. Hakan Akay: Medikal tedaviye rağmen hastanın, bir yılda 3-4 kez olmak üzere hastaneye yatışları oluyorsa, efor kapasitesi düşüyorsa, ömür süresini sınırlayabilecek bir başka hastalığı yoksa ve yaşı da 65’in altındaysa birçok branşın yer aldığı konseyde bir araya gelip hastanın nakil olup olmayacağına karar veriyoruz.
Doç. Dr. İlke Sipahi: Türkiye’de kalp nakli ne yazık ki çok az sayıda yapılabiliyor. ABD’de yılda 2 bin 500 kişiye kalp nakli yapılırken, Türkiye’de 2006’da 40, 2007’de 58 hastaya kalp nakli yapılabildi. Buna, hem organ bağışının yetersizliği hem de yeterince kalp nakli merkezi bulunmadığı için mevcut organların kullanılamaması neden oluyor.
10. Kalp naklinin diğer organ nakillerinden farkı nedir?
Dr. Hakan Akay: Nakilde organ koruma zamanı önem taşıyor. Kalp vericiden alındıktan sonra yaklaşık 3 saat içinde nakledilmiş olması gerekiyor. Bu nedenle organın hem çıkartılmasında hem alıcıya ulaştırılmasında hem de nakledilmesinde çok iyi bir organizasyona gerek duyuluyor. Nakilde sadece kan ve vücut ağırlıklarının uyumuna bakılıyor. Nakil sonrası hastanın bakımında da dikkatli olunması gerekiyor çünkü organ reddi olması halinde hemen müdahale edilmezse hasta kaybedilebiliyor. Hastanın nakilden sonraki ilk bir yıl çok iyi takip edilmesi büyük önem taşıyor.
Doç. Dr. İlke Sipahi: Nakilden sonraki ilk dönemde her hafta boyundan girilerek küçük makasçıklarla kalpten parça alınıyor ve patolojik değerlendirmenin sonucuna göre ilaç dozları ayarlanıyor.