Yaşınız İlerlerken Göz Sağlığınızı İhmal Etmeyin
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Kazım Devranoğlu, yaşlanma evresinde göz sağlığının önemine dikkat çekerek, ileri yaş hastalığı olarak bilinen glokom, katarakt ve sarı noktaya karşı önlem almak için göz sağlığının ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.
Dünyada yaygın olarak görülen ve uzun süre fark edilemeyen göz hastalıkları görme yetisinin kaybına yol açabiliyor. Bu noktada rutin göz muayeneleri büyük önem taşıyor. Rutin göz muayeneleriyle erken teşhis edilen hastalıklarda, vakit kaybedilmeden tedaviye başlandığında görme kaybının önüne geçilebiliyor.
Araştırmalara göre rutin muayene yaptırılmadığı takdirde 2050 yılına kadar dünyada 115 milyon kişinin görme yetisini kaybedeceği öngörülüyor. Göz sağlığının korunması için bazı pratik önlemlerin alınması yeterli olabiliyor. Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Özkaya, "13 Ekim Dünya Görme Günü" nedeniyle göz sağlığı ve önemi hakkında bilgi verdi.
Pek çok insan görme yetisinin iyi olduğunu düşünür ve genelde göz muayenelerini ihmal eder. Oysa göz sağlığı çok önemlidir ve ihmal edilmemelidir. Hiçbir sorun olmasa bile düzenli yapılan göz muayeneleri belirti vermeyen ve görme kaybına yol açan göz hastalıklarını engeller.
Göz sağlığı sadece görmekten ibaret değildir. İyi bir göz sağlığı aynı zamanda eğitim ve ekonomiyi de dolaylı yoldan etkilemektedir. Çünkü beynin işlediği bilgilerin neredeyse yüzde 80'i gözlerden gelmektedir ve rutin bir görme muayenesi yüksek tansiyon veya diyabet gibi hastalıkların da teşhisinde yardımcı olmaktadır. Bu hastalıkların dünya ekonomisine yükü düşünüldüğünde rutin göz muayenelerinin önemi bir kez daha anlaşılacaktır.
Katarakt, Glokom ve Sarı Noktaya Dikkat!
Yaş ilerledikçe katarakt, glokom ve sarı nokta gözümüzü tehdit eden hastalıkların başında geliyor. Bu hastalıklarla başedebilmenin yolu ise erken teşhisten geçiyor. Her yıl bir kere yapılan göz muayenesi pek çok göz probleminden uzak tutabilir.
Yıllar akıp geçiyor, yaş ilerledikçe pek çok sağlık problemi baş gösterebiliyor. Yaşlılığın ilk belirtileri ise çoğu zaman gözlerde başlıyor. Özellikle katarakt, glokom ve sarı noktanın ileri yaşlarda sıkça görülüyor.
Glokom 35’ten Sonra Tehdit Ediyor
“Göz tansiyonu” diye de bilinen glokom artan göz içi basıncının göz sinirine zarar vermesiyle oluşur ve göz siniri hasarlandığı zaman da kalıcı görme kaybına sebep olabilir.
Glokomun Her İnsanda Ortaya Çıkabilecek Bir Hastalıktır
Glokom her yaşta görülebilmesine rağmen sıklıkla 40 yaşından sonra görülen bir hastalıktır. Ancak ailede glokomu bulunanlarda, şeker hastalığı olanlarda, hipermetroplar ve miyoplarda risk daha fazladır. Bu nedenle 35 yaşında ve daha sonra 40 yaşında herkesin göz muayenesinin yapılması, risk bulunanlardaysa yılda bir kez kontrol edilmesi gereklidir.
Çok sağlıklı veriler olmamakla beraber Türkiye’de teşhis edilmiş yaklaşık 100 bin glokom hastası var. Ama biz biliyoruz ki, ülkemizde yaklaşık 400 bin civarında glokom hastası olması beklenir. Yani glokomu teşhis edilmiş olanlar tüm vakaların yaklaşık yüzde 25’i civarında.
Sarı Nokta 50 Yaş Sonrası Hastalığı
Sarı nokta hastalığı, merkezi görmeyi bozan bir retina hastalığıdır. Sigara kullananlarda ve kalıtımsal risk taşıyanlarda hastalığın görülme riski daha fazla.
Görmemizin yüzde 90’ının meydana geldiği sarı nokta tabakasının işlevinin bozulması ile oluşan ve halk arasında
50 yaş sonrası hastalığı olarak bilinen sarı noktanın görülme oranı son yıllarda daha da arttı.
Sarı Nokta Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
Görme kaybı, ani görme kaybı, cisimleri, çizgileri eğri veya kırık görme, görme kalitesinde bozulma, ışık çakması, renk görmede bozukluklar ve göz önünde karartıların sarı nokta hastalığının belirtisi olabilir.
Sarı Nokta Hastalığı Mutlaka Tedavi Edilmeli
Bu hastalık tedavi edilmediği takdirde görme oranının ileri derecede azalır.Hasta kitap-gazete okuyamaz, televizyon seyredemez ve araba kullanamaz hatta tek başına dışarı çıkamaz hale gelebilir.
Diyabete Dikkat!
Diyabet, insülin salınımı veya insülin etkisinin yetersizliği sonucu kan şekerinin artmasıyla kendini gösteren metabolik bir hastalıktır.Uzun süreli kan şekeri yüksekliği özellikle gözü olumsuz etkilemekte olup bu hastalığa diabetik retinopati adı verilir.
Şeker Hastalığına Bağlı Körlüğün En Sık Görülen Nedeni ‘Diyabetik Retinopati’
Diyabet hastalarında kan şekerinin kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi görme kayıplarına ve ağrılı göz tansiyonu yükselmelerine neden olabilir.
Diyabet Hastaları Ne Sıklıkla Göz Muayenesi Yaptırmalı?
Diyabetik retinopati hastalığında erken teşhisin önemlidir. Özellikle göz dibi muayenesi, retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilmesini sağlar ve hastaya başarılı şekilde tedavi olma şansı sunar. Diyabet tanısı konulan hastaların 1 yıllık aralarla, 5 yılı geçen diyabet hastalarının 6 ayda bir, göz dibi problemi tespit edilen diyabetlilerin 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekmektedir.
60 Yaş Sonrası Katarakt Riski
Katarak Türkiye’de 60’lı yaşlardan sonra genel halk sağlığı sorunu olarak kabul ediliyor. Görmede azalma, renklerin soluklaşması gibi şikayetlerle ortaya çıkan katarakt, göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi olarak tanımlanıyor. Genellikle yaşa bağlı olarak gelişen katarakt, göz bebeğinin arkasında bulunan ve görmeyi sağlayan doğal göz merceğinin saydamlığını kaybederek matlaşmasıdır. Başka bir deyişle görüşün, buğulanmış bir camın arkasından bakıyormuşçasına bozulmasıdır.
Kataraktın Tek Tedavisi Ameliyattır
Katarak ilaçla veya gözlükle tedavi edilebilen bir rahatsızlık değildir. Kataraktın ilerlemesini durdurabilecek etkili bir yöntem yoktur ve oluşmuş bir kataraktın tek tedavisi ameliyattır. Katarakt ameliyatında dikkat edilmesi gereken bazı önemli unsurlar vardır.
Katarakt Ameliyatı Yaptırmadan Önce Bunlara Dikkat!
Hekimin tecrübesi, göz içine konulan merceğin kalitesi ve ameliyat yapılacak hastanenin teknik donanım ve hijyen şartları ameliyatın başarısını doğrudan etkiler. Kalitesiz malzeme ve uygun olmayan hijyenik koşullarda yapılan bir ameliyat sonrasında gözde enfeksiyon ve farklı komplikasyonlar gelişebilir. Bu durum hastanın ikinci kez ameliyat olma ve görme yeteneğinde azalma riskini de beraberinde getirir.
Erken teşhis ve rutin muayeneyle görme kaybının önüne geçilebilir
Görmeyi en çok etkileyen ama çok basit bir şekilde teşhis edilip önlem alınabilen hastalıklar bulunmaktadır. Bunların başını retinayı ilgilendiren hastalıklar çekmektedir. Diyabetik retinopati, sarı nokta hastalığı, glokom, epirental membran, maküla deliği, retina damar tıkanıklıkları, katarakt, santral seröz korioretinopati bunlardan bazılarıdır:
Diyabetik retinopati: Retinanın dolayısıyla görmenin en büyük iki düşmanlarından biri hipertansiyon diğeri diyabettir. Diyabetik retinopati, şekere bağlı körlüğün en sık nedenidir. Diyabet damarlar üzerinde tahribat yapar ve gözler bu noktada hedef olur. Retinadaki damar yapısında bozulma meydana gelir ve kanama başlar. Buna önlem alınmazsa görme azalır hatta körlüğe kadar gidilir. Kan şekeri, kolesrerol, tansiyon dengesi; rutin göz muayeneleri ve argon lazer ile erken teşhis edildiğinde körlük önlenebilir.
Sarı nokta: Yaşa bağlı gelişen bu hastalık retinanın bozulup görmeyi engellemesidir. Göz içi enjeksiyonu tedavisi ile hastalık hızı yavaşlamaktadır. Hastaların kontrollerini aksatmamaları hayati önem taşır. Basit bir göz muayenesiyle erkenden teşhis edilebilir.
Glokom: Genelde belirti vermez ve göz tansiyonu olarak bilinir. Rutin göz muayenelerinde teşhis edilebilir. Eğer tedavi edilmezse körlüğe yol açan glokomda, temel amaç göz basıncının düşürülmesi olmalıdır. Düzenli muayene ve uygun tedavi ile görme kaybı engellenir. İlaç yeterli gelmezse lazer ve cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.
Epirental membran: Epiretinal membran, retinanın önünde zar tabakası oluşmasıdır. Bu durum makulada oluşursa görme azalır. Şeker, göz iltihabı, damar tıkanıklığı, göz travmasıyla meydana gelebilir. Yıllarca belirti vermez. Rutin göz muayenesi işe teşhis edilir.
Maküla deliği: Genelde 50 yaş sonrası görülen maküla deliği çarpık ve bulanık görmeyle belirti verir. Bu hastalar görüşlerinin merkezinde değişiklik hisseder. Tedavi edilmezse geri dönüşü olmayan görme kaybına sebep olur.
Retina damar tıkanıklıkları: Kişide hipertansiyon, diyabet, damar sertliği, pıhtılaşma sorunları varsa retinal damar tıkanıklığı olabilir. Bu sorunda ani olarak görme kaybı başlar. Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Enjeksiyon tedavisi uygulanır. Ek olarak lazer tedavisi de yapılabilir.
Santral seröz korioretinopati: Genelde genç ve orta yaşlılarda görülür. Retina altında sıvı toplanmasıyla oluşarak görme kaybına yol açabilir. Merkezi görmede bulanıklıkla bulgu verir. Erken tespiti faydalıdır, görme kaybını önler.
Katarakt: Doğal göz merceği saydamlığını kaybedip matlaşmasıyla oluşur. Kişi sanki her şeye buzlu bir camın arkasından bakıyor gibi hisseder. Genelde yaşlanmayla ortaya çıksa da diyabet, yüksek miyopi, bazı ilaçların kullanımıyla da oluşabilir. Tek tedavisi ameliyattır.
Göz sağlığını korumanın adımları
Görme sağlığını korumak basit önlemlerle yapılabilir:
- Düzenli göz muayenesi yaptırın.
- Ispanak veya lahana gibi yeşil yapraklı sebzeler de dahil olmak üzere sağlıklı bir diyet yapın ve ideal kiloyu koruyun.
- Ailenizin göz sağlığı geçmişini öğrenin.
- Güneş ışınlarını yüzde 99- 100'ünü engelleyen güneş gözlüğü kullanın.
- Sigarayı bırakın ya da başlamayın.
- Şeker, hipertansiyon ve kolesterol değerlerinizi dengede tutun
- Düzenli egzersiz yapın
- Ekrana bakarken 20/20/20 kuralını uygulayın. Yani 20 dakikada bir, 20 saniye süre ile 20 feet (yaklaşık 6 metre) uzağa bakmayı deneyin.
#göz sağlığı #yakını görememe #yaşlanma