Sağlığımızı Tehdit Eden Üç Gizli Tehlike!
Gıda üreticileri tarafından tatlandırıcı olarak kullanılan ve şeker pancarından elde edilen şekerden daha ucuz olduğu için tercih edilen mısır şurubu şerbeti, kalp ve damar sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir.
Mısır şurubu şerbeti kotası Türkiye’de yüksek
Mısır şurubu, mısır nişastası işlemden geçirilip glukoz ve fruktoza dönüştürülerek elde edilmektedir. Mısır şurubu şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı olduğu gibi, daha ucuz olması nedeniyle de maliyet açısından tatlı sektöründe imalatçılar tarafından tercih edilmektedir. Batılı ülkelerde mısır şurubu kullanımı için sınırlı kota varken (ABD’de %2, Almanya’da %8, Fransa’da %5) Türkiye’de bu oran, %15’tir.
Mısır şurubu doymayan şişmanlar yaratmaktadır!
Şeker pancarından elde edilen çay şekeri (sakaroz) bir molekül glukoz ve bir molekül früktozdan oluşur (glukoz/froktoz oranı yarı yarıya yani %50 / %50’dir). Mısır şurubunda bu oran fruktoz lehine artarak %80’i bulur. Fruktoz glukoza göre daha kuvvetli bir tatlandırıcıdır, fakat emilerek karaciğere gelen fruktoz metabolize edilmek için insüline gerek duymaz ve çok azı kullanılan fruktoz hızla trigliseride dönüşerek depo yağ haline gelir. Fazla fruktoz kullanılan hayvan modellerinde obezite, diyabet, kan yağları yüksekliği, karaciğer yağlanması, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalıkları görülmüştür.
Son 30 yılda şeker pancarından elde edilen şeker yerine, mısır şurubu şerbeti kullanılması, obezite ve buna bağlı olan hastalıkların salgın şeklinde ortaya çıkmasına neden olmuştur. Obezite sonucu oluşan insülin direnci nedeni ile serbest kalan ve kullanılmayan insülin kan yağlarını şekere çevirip kullanmak yerine kan şekerine düşürerek reaktif hipoglisme ve açlık duygusuna neden olmakta ve sürekli yemek yiyen ve doymayan şişmanlar yaratmaktadır.
Koladan gofrete tüm hazır yiyeceklerde var
Hazır satın alınan; bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, ucuz hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde şuursuzca mısır şurubu şerbeti kullanılmakta ve bilgi olarak sadece “Nişasta Bazlı Sıvı Şeker” ifadesinin baş harfleri, “NBSŞ” hatta sadece “NBŞ” ibaresi bulunmaktadır.
Hazır yiyecekler suni tatlandırıcı deposu
Kimyasal tatlandırıcılardan aspartam ve sakarin market raflarında bulunan birçok yiyecekte (diyet kola, meyve suları, hamur işi tatlılar, şekerlemeler, dondurma, reçel, jöle, marmelat, reçel, helva, sütlü tatlılar vb) kullanılmaktadır. Dünyada yaklaşık 6000 hazır yiyeceğin içinde aspartam bulunmaktadır. Yaklaşık 4000 hazır yiyecekte de diğer tatlandırıcılar (asesülfam K, sakarin, sükraloz, tautamin vb) kullanılmaktadır.
Sadece ilaç sektöründe kullanılmak için hazırlanan aspartamın bugün %95’i gıda sektöründe kullanılmaktadır. Aspartam şekerden 200 kat daha fazla tat vermektedir. Diğer tatlandırıcılarda bu 300, 600, 2500 kat olabilmektedir. Türk Gıda Kodeksinde 1 kg baklavada en çok 1 gr kullanılabileceği belirlenmiş olmasına rağmen bunun kontrolü yapılamamaktadır.
Aspartam hipoglisemiye neden olur
Vücuda alınan aspartam insülin salgılatmasına rağmen kanda bulunan insülin muhatap olacak şeker bulamadığı için hipoglisemi oluşmakta ve meydana gelen açlık duygusu daha çok yemek yemeye neden olmaktadır. Garip bir şekilde zayıflamak için yola çıkılan bir kimyasal, farkında olmadan daha çok yedirerek şişmanlamaya neden olmaktadır.
Yiyeceklerdeki tuz tehlikesi
Çin lokantalarında lezzet ve iştahı arttırmak için kullanılan Mono Sodyum Glutamat (MSG) adlı tuzun özel bir tadı ve kokusu yoktur. Tatlı, tuzlu, ekşi her türlü gıdaya ilave edilmekte, iştah ve doyma merkezi etkilenerek yenilen maddeden daha çok yenmesi sağlanmaktadır. Hazır köfte, et suyu tabletleri, cipsler, hazır çorbalar, bisküvi, kraker, salsam, sosis, sucuk gibi sayılamayacak kadar çok yiyeceğin içine konulmaktadır.
Yüzde ve boyunda yanma, gerilme ve karıncalanma, baş ağrısı, bulantı, çarpıntı uyuklama, halsizlik gibi masum belirtiler yanında obezite yüksek tansiyon nedeni olarak kalp sağlığını tehdit etmektedir. Hemen her yiyecekte bulunduğu için “azı karar çoğu zarar” düz mantığı geçerli değildir. Gün içinde üst üste alınan MSG miktarının toplamını kontrol etmek mümkün değildir. MSG kalp sağlığı dışında da birçok hastalığa da (Alsheimer, Parkinson, epilepsi, görme bozukluklarına neden olmaktadır.
METABOLİK SENDROM (ÖLÜMCÜL DÖRTLÜ):
Obezite: (bel çevresi için değişik rakamlar verilmesine rağmen erkeklerde 110 cm, kadınlarda 88 cm olmalıdır. Son zamanlarda bel/kalça oranı da kullanılmaktadır).
Yüksek Tansiyon: (120/80 mm Hg dan yüksek)
Kan yağları yüksekliği
Diyabet (Kan şekerinin 100 mg dan yüksek olması)
Metabolik sendroma neden olan bu sorunlar, kalp sağlığını da ciddi bir tehlikeye sokmaktadır.
Prof. Dr. Bingür Sönmez
Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı