Kusurlarına Mazeret Bulmayın Onu İyi Tanıyın
Aşkın, güzel ve sevgi dolu bir arkadaşlığa dönüştüğü zaman evlilik vazgeçilmez bir kurumdur...
Evlilik dümdüz giden bir yol değildir. Pek çok kişilik çatışmalarının parasal sıkıntıların, hayatın getirdiği beklenmedik iniş çıkışların göğüslenmesini gerektiren bir birlikteliktir. Onun için bu işe kalkışmadan önce, her konuda olduğu gibi, hatta her konuda olduğundan da fazla bir ön araştırma yapmak gerek.
İşte, birkaç öneri:
1) Dürüst Olun ve Dürüstlük Bekleyin
Fikirlerinizi, beklentilerinizi açık açık söyleyin. Ona karşı hoş görünmek için, onu kaçırmamak için söylediğiniz yalanlar, daha sonra geri tepebilir. Sizin neyi sevip neyi sevmediğinizi öğrensin ki, o da kendinin hangi noktada durduğunu bilsin.
2) Konuşun
Her konuda konuşun. Kanallar açık olsun. “Sonra benim hakkımda ne düşünür” gibi yanlış bir tutum içine girmeyin. Siz sizsiniz, o da o. Bu gerçeği ikiniz de görün, haberdar olun. Ayrıca konuşabilmek üzerine kurulmuş bir ilişki, ileride evlilikte de süreceğinden, sorunlarınızı sessiz duvarlar örerek daha da içinden çıkılmaz hale gelmesini önleyebileceğinden, çok çok yararlı.
3) Evlenmek İçin Acele Etmeyin
Böyle bir karar için ne kadar düşünmek isteseniz azdır. Evlilik bir yaz boz tahtası değil. İşte ünlü bir yazarınevlilik hakkındaki fikri sorulduğunda, verdiği yanıt: “Evlilikte üç şey gerekli. Sabır, sabır, sabır.”
Böylesi bir tutum içine girebilmek için iyi düşünün. İyileri, kötüleri teraziye koyup tartın. Size ne kusursuz insanı arayın, demiyoruz. Bu zaten mümkün değil ama kusur var, kusur var... Ayrıca sizin de kusurlarınız var. Burada dikkat edilecek bunların hoşgörüyle karşılayabilecğiniz, sabredebileceğiniz cinsten olup olmadıkları. Yoksa sırf kuru kuruya sabır da olmuyor.
4) Ayaklarınız yere bassın
Onun da sizin de beklentileriniz gerçekçi olsun. Ne dediğine değil, ne yaptığına bakın. Bazı kişiler konuşurken harikadırlar. Ne planlar, ne insancıl fikirler... Ama bunların sadece sözcükler olduğunu gözden kaçırmyın. Davranışlara bakın, o sözlerle uyumlu, o sözleri doğrular biçimde mi davranışlar yoksa iş sadece lafta mı kalıyor?
5) Kendinizi gereğinden çok ona uydurmayın
Sizin de bir kişiliğiniz var. Sevdiğinizi memnun edeceksiniz diye başka bir kalıba girmeye çalışmayın. Bir süre sonra bu size ağır gelmeye başlayacak. Omuzlarınızda tonlarla yük taşıyormuş gibi hissedeceksiniz.
Bir diğerine saygılı olmak başka, tamamen ona uymak başka şeylerdir. Bu ince çizgiye dikkat edin. Kişiliğinizi yitirdiğiniz an, ortada iki kişinin paylaştığı bir evlilik değil, tek kişilik bir gösteri kalacağını bilin. Ayrıca, o sizi kişiliğiniz için sevdi ve beğendi. Bu kişiliği koruyun.
6) Siz de Onu Değiştirmeye Kalkmayın
“Onu nasıl olsa değiştiririrm.” diye yola çıkmayın. Bu, en büyük yanılgıdır. Kişi, temelde neyse odur. Onunla, bu haliyle birlikte yaşayabileceğinize inanıyorsanız, devam edin. Yoksa, yol yakınken vazgeçin. Ayrıca başkasını, siz öyle istiyorsunuz diye, değiştirmeye de hakkınız yok.
7) Hoşnutsuzluklarınızı Dile Getirin
Tabii bunu yaparken kırıcı olmayın ama sakin bir biçimde hoşlanmadığınız bir davranış veya düşünce tarzını ona açıklayın.
O da size söylediğinde olgunlukla dinleyin. Bunu bir kusur olduğuna inandıysanız, kabullenin, gurur meselesi yapmayın. Bu noktada hangisi önemli? Hatalı olduğunuz halde “sen, ben” çekişmesine girmek mi, güzel bir beraberlik için elinizden geleni yapmak mı?”
Değiştirebileceğinize inanıyorsanız, çaba ve davranışlarınızla bunu kanıtlayın. Değiştiremeyeceğinizi düşünüyorsanız, bunu dürüstçe söyleyin.
8) Özür Dilemesini Bilin
Hatalı bir davranış içine girdiyseniz veya kırıcı bir söz ettiyseniz, hemen özür dileyin. Ama aynı özeni ondan da beklemek, en doğal hakkınız. Ayrıca, özür dileyebilmek bir insanın olgunluk derecesini gösterdiğinden, bu da tartmanız gereken konular arasında.
9) Siyamlı İkizlermişçesine Dipdibe Bir Yaşam Temposuna Girmeyin
Bir süre sonra çok can sıkıcı olacaktır bu. Arkadaşlarınızı, aile bireylerini, işinizi, hobilerinizi ihmal etmeyin. Yaşamınızın diğer parçaları onlar. Onun da arkadaşları, işi ve meraklarından kopmasını beklemeyin.
Zaten ara ara kendi başınıza kalın. Her insanın an gelir, nefes almaya, yalnız kalmaya veya başkalarıyla buluşmaya gereksinimi vardır. Ayrıca, böyle kısa bir ayrılıktan sonra da birbirinize daha da bir özlemiş olarak bir araya gelecek, konuşacak daha da çok konunuz olacaktır.
10) Sevgi Gösterilerinizi Bir Şova Dönüştürmeyin
Bazıları öyle bir şov yapıyorlar ki, gerçekten gülünç oluyorlar. “Bakın biz birbirimizi ne kadar çok seviyoruz. Hepinizden çok.” havasına giriyorlar. Oysa, sevgi göstermelik ve reklamı yapılacak bir şey değil. Gerçekten birbirinize bağlıysanız, bu zaten bir bakışınızdan, bir dokunuşunuzdan belli olur. Üstelik daha da anlamlı bir biçimde. Hem zaten kim önemli? Başkaları mı, sizler mi?
11) Kusurlarına Mazeret Bulmayın
Çocukluğunu kötü geçirdi diye veya başka bir kötü deneyim yaşadı diye, onu sürekli mazur görüp, kendinizi hırpalatmayın. Konuşun, anlatın ve zaman tanıyın. Aynı hareketlerle yine canının istediği gibi davranıyor, sizi kırıyorsa, o zaman ona artık büyümesinin zamanı geldiğini ve bu sorununu bir psikologla görüşüp çözümlemesi gerektiğini kesin bir dille belirtin. Ömür boyu ona dadılık etmeyi göze alamazsanız. Bu size haksızlık olur.
Acıdığınız Biriyle Evlilik Yürümez
Abartılı merhamet duygularının yararı değil zararı var. Bu bağlamda, acıma duyguları üzerine kurulmuş bir beraberlik de sağlıklı olmayacaktır. Ayrıca, bu karşınızdaki insana da haksızlık, çünkü olması gereken nedenlerle onunla birlikte değilsiniz. Acıdığınız için onunlasınız. Kim ister böyle bir birlikteliği?
12) Onu mutlu edeceğim diye sürekli gayret içinde olmayın
Siz de etten, sinirden yapılmış bir insansınız. Sizin de sinirli, keyifsiz olduğunuz günler var. Bunu kırıcı olmadan, “Bugün canım sıkılıyor, sinemaya gitmesek olmaz mı?” şeklinde bilgi vererek belirtin ki yanlış anlama olmasın. Sonra da bakın bakalım, anlayışlı davranıyor mu?
13) İhanetlere Aldırmamak
Kaçamaklara göz yummak, bunu bir olgunluk belirtisi sanmak, hatadır. Aksine, bu tür davranışları cesaretlendirmiş olursunuz. Birbirinize daha şimdiden yetmiyorsanız, burada durup iyice bir düşünmekte yarar var.
14) Başarıları Paşlayabilmek
Kötü deneyimleri paylaşmak kadar önemli olan, başarıları kıskanmamak, tersine yüreklendirmek, gurur duyabilmektir. Bu tür kıskançlıklarınız varsa, hemen vazgeçin bu huyunuzdan. Başarılı olduğu spor dalını, işini, arkadaşlarını kıskanarak “Onlar benden önemli mi?” diye vızıldanan biri, bir süre sonra çekilmez bir ansana dönüşecektir karşısındakinin gözünde.
Bu arada sizin başarılarınızla gurur duyup duymadığına bakın. Başarılarınızla mutlu oluyor, destek oluyor mu yokse hemen kompleklenip huzursuzluklar mı yaratıyor. Böyle davranıyorsa, kendine güveni yok demektir.
15) Aman Huyuna Suyuna Dikkat
Haşin ve vahşi tiplere bayılabilirsiniz ama evlilikte o haşmet gidip yerine her gün sizi bir parça daha yıpratan sinirli, asabi bir tip çıkacaktır karşınıza. Yok eğer sizin huysuzluğunuz ona denkse ve bu tür sinirli bir insanla baş edebiliyorsanız, o vakit hayırlı uğurlu olsun.
Öte yandan, tartışmaları sevmiyorsanız, huyuna çok dikkat edin. Çeşitli durumlarda sınayın onu.
Sinirlenince nasıl bir insan oluyor?
Saldırgan mı, deliler gibi bağırıp çağırıyor mu yoksa kendine hakim olabiliyor mu?
Aşırı alıngan mı?
Her lafınızı kuyumcu terazisinde tartmanız gerekiyor mu?
Şakadan anlıyor mu? Yoksa nokta virgül açıklama yapıp arndından bunu onunla alay etmek olmadığını, sadece bir şaka olduğunu kanıtlayabilmek için yeminler etmeniz mi gerekiyor?
Sizin annenizin her sözünü “müdahale” olarak alırken, kendi “anneciğini” günde üç kez yerine iki kez aradınız diye sizi sorguluyor mu?
16) Zıt Kutuplar Evlilikte Birbirlerini Nereye Kadar Çeker...
Hiçbir evlilik bir diğerine benzemez onun için gül gibi geçinip giden zıt kardeşler de var ama genelde yeniliğin verdiği heyecan geçtikten sonra, ille de beraberlik diyen zıtlar ne maça gideceklerdir, ne tiyatroya ve böylece evde birlikte sıkıntıdan patlayacaklardır.
Veya herkes kendi yoluna diyen zıtlarsa, bir süre sonra aynı evde iki ayrı yaşam biçimi sürdürdüklerinin farkına varacaklardır. Yine kimi bu münzevi yaşam biçiminden hoşlanabilir ama eşiyle birlikte maçta bağırmak isteyen veya eşiyle bir konsere gidip sonra da dışarıda bir şeyler yemek isteyenler karşılarındakinin bu zevkleri paylaşmamasını üzüntüyle karşılıyorlar.
Bu düş kırıklığı oluyor, bazı şeyler yaşanamıyor. Bu nedenle eğer, siz de böyle zıt birine ilgi duyuyorsanız, o zıtlıkları ileride kaldırıp kaldıramayacağınızı, büyük aşkınızı bir kenara koyup iyi tartın.