SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Haftaya Gülerek Başlayalım

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 02.04.2012

Haftaya Gülerek Başlayalım

Bu hafta iş gereği Karadeniz’deydim. İş yanında memleket hasretini gidermek açısından faydalı bir gezi oldu. Yediklerimi ve içtiklerimi anlatmayım çoğunuz Karadeniz mutfağını çok iyi biliyorsunuzdur. Bilinen diğer bir nokta ise Karadeniz fıkralarıdır sanırım. Aslına bakarsanız çoğu fıkraların orijini yurt dışı kaynaklıdır; ancak Türkçeye çevrildiğinde Karadeniz fıkrası oluverir. Bunun iki nedeni var: Birincisi Karadeniz insanın hoşgörüsü, ikincisi fıkra gibi olayların çoğunun bu bölgemizde olmasıdır.

Bu yazımda Karadeniz gezimde başıma gelenleri sizlerle paylaşacağım; ben çok güldüm, sizlerin de hoşuna gider umarım.

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, uçak yolcularından biri bana soruyor:

“Uşağım, bu Trabzon havayolları mi dur?”

“Yok, amca değil, Pegasus ama fark etmez bu da Trabzon’a gidiyor.” Amca birkaç kişiye daha sorup emin olduktan sonra uçağa biniyor.

Trabzon Hava Limanı; Otopark ödeme noktasında bir levha:

“1 Saat 8 TL, 2 Saat 10 TL” şeklinde gidiyor ancak otopark fişinizi kaybederseniz cezası 5 TL yani 24 saat kalın ama fişi kaybettim deyin 1 saat park ücretinden daha az ödüyorsunuz. Otopark diyince Rize belediyesi; sadece 1 saat için ücret belirlemiş “5 TL”, 3 saat kalırsanız 15 TL, sakın ola ki 24 saat otoparkta kalmayın hiçbir indirim yok ona göre.

Trabzon’da mevzii olarak bulunan arkadaşımın da işe girişi komik olmuştu. Şirketimize başvurup CV sini gönderiyor, mülakatlar olumlu geçiyor son bir işlem kalıyor, referansların soruşturulması. Referans olarak yörenin önde gelen marketlerinin satınalma müdürlerini vermiş, bu kişiler aranıyor. Her ikisinin de cevabı şu şekilde: “Rıza Gür, Rıza Gür vallahi tanimayurum ama kötü adam olsa oni unutmazdim öyleyse iyi adamdur ” diyorlar. Sonra biz kendisine ulaşıp referansların seni tanımadılar bu yüzden sizi işe almayacağız diyoruz, arkadaşımızda bu kişileri tekrar arayıp neden kendini tanıdıkları halde bu şekilde davrandıklarını soruyor, onlarda sorduklari koni senin lehinemu aleyhunemi anlayamaduk ondan diyorlar. Sonra bizim İnsan Kaynaklarına” biz bu adamu iyi taniruz” diye telefon ediyorlar.

Akşam otele geliyoruz, otel görevlisi sahte para tespit makinesine bizim kimlikleri de taratıyor, soruyorum, “Neden bunu yapıyorsunuz?” diye. Görevli “patron bu makineyi sahte olan her şeyi gösteriyormuş diye aldi ” diyor. Ödeme yaparken de kredi kartlarını kontrol ettiğini söylersem artık şaşırmazsınız sanırım.

Trabzon bayisinin başına gelenler ise tam bir fıkra: Bayiimiz bir toplantı için İstanbul’a gelmiş, tabii ki trafiği hesaplayamayınca geç kalmışla. İstanbul şoförleri gibi gitmeye çalışınca bir taksiye arkadan çarpıyorlar, taksinin tamponu biraz yamuluyor, geç kaldıkları için rapor tutmadan işi halledelim diye yüksek bir bedel verip taksiciyi razı ediyorlar. On beş dakika sonra yine bir arabaya çarpıyorlar tesadüfe bakın ki yine aynı taksi; taksi şoförünün neler söylediğini burada yazamıyorum ama asıl komik olanı, arka kapıdan taksideki yolcunun aksiyon filmlerini anımsatmayacak bir şekilde arabandan yuvarlanarak inmesi, silahını çekmesi ve “biliyorum siz beni takip ediyorsunuz ve öldüreceksiniz” diye bağırması oluyor. Adamı ikna edene kadar epey ecel telleri döküyorlar, taksiciye de yine para verip gönderiyorlar. Taksinin uzaklaşması için uzunca bir süre geçtikten sonra yavaş yavaş toplantı yerine doğru hareket ediyorlar. Bunca eziyete toplantıya yetişmeyi başarıyorlar.

Mutlu haftalar dilerim,

Sevgilerimle,

Konular :