Ayrılık da Sevdaya Dahil Ama Şu Klişeleri Olmasa…
Ayrılık da Sevdaya Dahil AmaŞu Klişeleri Olmasa…
Mutlaka çoğumuzun başından geçen bir ayrılık hikayesi vardır. Ayrılmaya bazen beraber karar veririz, süreç bizi sona doğru götürür. Tek bir söz bile söylemeden, sadece bakışlar bile bu işin bittiğini ispat eder ve ayrılırız. Ancak bu durum her zaman çift taraflı olmaz, ayrılmak isteyen taraf ve ayrılmak istemeyen bir taraf varsa bu iş çok zor olabilir.
Ayrılmak isteyen taraf ne söylemelidir, nasıl davranmalıdır? Bu durumda birkaç insan tipi karşımıza çıkar. Birincisi kendini adalet dağıtan ve ben bir iyi insan modeliyim diyen gruptur. Bu tipler kendilerini sorumlu hissederler, ilk önce kendilerini iyi hissetmek için neden ayrılmak istedikleri konusunda bir sav geliştirirler, geliştirdikleri bu savada sadece kendileri inanır. Daha sonra karşı tarafı kırmadan nasıl ayrılmak istedikleri planlarlar.
“Sevgilim (ayrılıyor ancak sevgilim diye hitap ediyor, çünkü aldığı karar planlanmış değil, konuşma sonunda karar verecek sanki) biliyorsun iki senedir çıkıyoruz, seni gerçekten çok sevdim ( bakışlar hala seviyorum diyor) ancak benim hayata bakış açım ve beklentilerim (konu senle ilgili değil, kendimle barışık değilim tavırları) uzun süreli bir ilişkiyi götürecek tarzda değil, ben sana umut vermek istemiyorum.” Karşı taraf: “Benim bir beklentim olduğunu nereden çıkardın?” diye sorsa dahi, melek insan devam ediyor. “Belki şimdi bunu hissetmeye bilirsin ama seneler geçtikte pişmanlık duymaya başlayabilirsin, ben bu sorumluluğu almak istemiyorum. İnan başka kimse yok hayatımda belli bir süre kendimi dinlemek, hayatıma yön vermek istiyorum.” (Yönden bahsederken yeni bir sevgiliye giden yoldan bahsediyor herhalde.)
İkinci tip insanlar ortadalar. Bir şey söylemeden de olmaz, söylemiş olalım taktiğindeler. Bu tiplerin belirlenmiş kalıpları var. “Biz ayrı dünyaların insanlarıyız (sanki aşık olmak için aynı dünyadan olmak şarttı.)”, “Sana karşı duygularım köreldi” (Sanki kalem ucuydun ), “ Hayatımda başka biri var, kafam karışık”(Bence gayet net, başka biri şu saniyede ortaya çıkmadığına göre daha önce vardı, tercihini ondan yana kullandın).
Üçüncü tip insanlar ise (Öküzler sınıfı da diyebiliriz) onlar fazla bir şey söylemeye gerek duymazlar:
“Sevgilim iki haftadır nerelerdeydin?
“Pardon sevgilim derken?”
“Yazıklar olsun! Yatağımızdaki kadın kim?”
“Nasıl tanımazsın yahu en yakın arkadaşın Ahu!”
“Ali, canım sevgilim nerelerdesin?”
“Vallahi iş gezisindeydim Ayşeciğim”
“Ayşe mi ? benim adım Arzu!”
Öyle veya böyle en iyi kelimeler bulunsa dahi kaybeden tarafı ikna etmek zordur. Kişisel gelişim kitapları her ne kadar “Kaybeden taraf sen değilsin o, senin birini gibi kaybettiğine üzülsün” gibi, sağlam duruş mesajları verse dahi, insanın içinde bir yerlerde, kalp kırıklığını yok etmek mümkün değildir.
Benim felsefem ise şunu diyor: “Hayat iyisi ile kötüsü ile var; aşkı yaşamak kadar aşk acısını da yaşamayı isterim.” Unutmayın dinlediğiniz ve beğendiğiniz şarkıların % 70’i ayrılık şarkılarıdır. Bu duyguyu da sonuna kadar yaşayın ama uzatmayın.
Ben yine de kendime ve sizlere sonsuz aşklar diliyorum, ayrılıklar uzak dursun hepimizden.
Sevgilerimle,