SEYİR DEFTERİ - FİKRET YILDIRICİ

Ayakkabının Dayanılmaz Cazibesine Kapılanlardan Mısınız?

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 22.03.2012

Ayakkabının Dayanılmaz Cazibesine Kapılanlardan Mısınız

Ayakkabı deyince kadınların dişlerinin uyuştuğunu hissediyorum. Kişisel giyim/aksesuar harcamaları listesinde kadın açısından sanırım ayakkabı, çanta ile başa baş gidiyordur. Bir erkek gözüyle “ayakkabının dayanılmaz cazibesini” mercek altına alıyorum bu yazımda.

Ayakkabının tarihi M.Ö 8000 yıllarına kadar uzanıyor, ancak hanımlar en çok topuklu ayakkabının ne zaman keşfedildiği bilgisi ile ilgileneceklerdir. Şaşırtıcı bir isim Leonardo Da Vinci topuklu ayakkabıyı bulmuştur.

Floransa’nın ünlü ailelerinden Medicis’lerin kızı Cetherine de Medicis bir dükle evlenecektir. Cetherine, ufak tefek bir kızdır; fakat tören oldukça görkemli olacaktır. Aile bir çözüm bulmak için birçok kişiye başvurur. Cetherine törenin görkemi altında kalmamalıdır. Rivayete göre çareyi Leonardo Da Vinci bulur. Bu çare, topuklu ayakkabıdır. Cetherine’nin görünüşünden etkilenen kadınlar hemen onu taklit etmeye başlar. Daha sonra, geçmişte yaşandığı gibi topuklu ayakkabı da bir statü göstergesi halini alır. Zira işçi sınıfı, kullanışsız ve pahalı olarak nitelediği ayakkabıyı alacak güçte değildir.

Günümüze geldiğimizde kadınlarının da Cetherine gibi topuklu ayakkabıların cazibesinden kendilerini kurtaramadıklarını görebiliyoruz. Kızıma bakınca bu duygunun genetik olarak nesilden nesile taşınacağına inanıyorum. Yürümeye başladığından bugüne en büyük tutkusunun annesinin (misafirliğe giderse ev sahibesinin) topuklu ayakkabılarını giyip dolaşması bu duruma netlik kazandırıyor sanırım.

Erkekler sakın yanılgıya düşmesin, kadınlar ayakkabının onlara kattığı cazibeyi sizleri etkilemek için kullanmıyor, birinci olarak kendilerini iyi hissetmek için, ikinci olarak hemcinsleri, son olarak sizleri etkilemek için bu aksesuarları kullanıyorlar. Aksesuar kelimesine dikkat çekerim, erkekler açısından ayakkabı bir aksesuar değildir, zorunlu bir ihtiyaçtır. Oysa kadınlar için ayakkabı bir sanattır. Ancak erkeklere bu konuyu çok boş vermemelerini de tavsiye ederim; çünkü kadın kendi ayakkabısına önem verdiği gibi hoşlandığı erkeğinde ayakkabısına önem verir, şekil önemlidir ama temizlik olmazsa olmazdır.

Şimdi dolabınızı açın ayakkabılarınızı sayın kaç çift ayakkabınız var? Eğer 5 çifttin altında ayakkabınız varsa siz kendinizle barışık değilsiniz, aynaya bakmadan dışarı çıkıyorsunuz, aşk kelimesi sizin için çok uzaklarda kalmıştır.

Eğer 10 çift ayakkabınız varsa siz bir ışık bekliyorsunuz belki yakın bir arkadaştan veya yeni bir sevgiliden, aynaya bakıp kendinizi beğenmiyorsunuz.

Eğer 15 çiftten fazla ayakkabınız varsa; aynaya bakıp kendine göz kırpan, aşk kelimeleri ile yoğrulan bir kadınsınızdır.

Maddi olarak 15 çift ayakkabınız olmayabilir, önemli olan kaç çift sahibi olduğunuz değil, kafanızda ki rakamın kaç olduğudur. Bu yüzden ayakkabı sayısına bakmadan kendinizi sevmeyi öğrenin, unutmayın kendini güzel hisseden her kadın güzeldir.

Son olarak size bir satıcı fıkrası anlatayım: Şirket sahibi iki satış elemanını Afrika’da bir ülkeye göndermiş. Bir gün sonra satıcılardan biri patronunu aramış “Patron burada pazar yok kimse ayakkabı giymiyor” demiş, daha sonra diğer satıcı aramış “Patron inanamayacaksın burada kimse ayakkabı giymiyor, bunlara ayakkabı satıp paraya para demeyeceğiz” demiş. Eğer bakış açınız olumlu olursa “paraya para” demezsiniz:)

Konular :