Adalet Dediğin
Bu hafta üç önemli değerimizi kaybettik. Biri futbolcu, biri politikacı, sonuncusundan ise yazımızın içinde bahsedeceğim.
Lefter Küçükandonyadis 87 yaşında hayata gözlerini yumdu. İsmin, dinin, ırkın, ayrımcılığın ne kadar boş olduğunu tüm ulusa öğreten, bizler- sizler kavramının dibine dinamit koyan bir isim Lefter. Öyle bir isim ki, Fenerlisini, cimbomlusunu, Türk’ü Rum’u hepimizi bütünleştiren bir isim, kısaca insanlığın tutkalı. Yolun cennet olsun soyadı küçük, kendi büyük insan.
İkinci isim Rauf Denktaş, Lefter’den bir sene önce doğmuştu, iyi eğitim görmüş, kendini iyi yetiştirmişti. Özgürlüğün elden gittiğini gördüğünde her şeyi bir kenara bırakmış kendi hayatını ortaya koymuştu. Lefter kendi doğduğu topraklara gömüldü, Rauf Denktaş kendi doğduğu topraklarda gömülemedi. İnsanın idealleri uğruna neler yapması gerektiğini biz ondan öğrendik. Yolun cennet olsun, özgürlük savaşçısı büyük insan.
Bu hafta kaybettiğimiz en büyük değer ise hukuk sistemimiz oldu. Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili mahkeme sonuçlandı. Hrant Dİnk beş yıl sonra bir kez daha öldü. İlkokul talebesinin bile çözebileceği bir davayı, koca hukuk sistemimiz çözemedi. Devletten ne beklersiniz, yol, su, elektrik, güvenlik, sağlık vb. tüm bu beklentilerinizi devlet olmazsa özel sektör tarafından karşılayabilirsiniz.
Zaten günümüzde de özelleştirmelerle bu duruma doğru gitmiyor muyuz? Tek bir şey kalıyor devlette“adalet”. Adaleti taşeronlara veremezsiniz işin içine para girdiğinde adalet olmaz. Adalet olmazsa kaos olur, herkes kendi adaletinin kendi aramaya başlar. Özgürlük, insanca yaşam ancak adalet ile sağlanır. Biz bu hafta adalete olan güvenimizi tamamen kaybettik.
Hukuk bir yorum işidir, yorum işi olmasa mahkemelere ihtiyaç duyulmazdı. Her suçun bir tek cezası olurdu. Kuracağınız adalet mekanizması mağdur ve suçlu arasında denge kuran, aynı suçu işleme potansiyeli olanları caydıran, kamu vicdanına ve insanlık normlarına uygun olmalıdır.
Mahkemenin bu sonucu mağduru cezalandıran, suçluyu koruyan ve suça teşvik eden, insanlık normlarını altüst eden karardır. Hrant Dink için daha önce yazdığım şiirime birkaç ek satır yazmak istedim:
Bir dal oldum düştüm yere,
Barışın ilkbaharında,
Toprağın üstünden altına girdim,
Hrantlar ölmez yazdılar,
Siyah mürekkepli kalemler,
Ölümsüzlüğüm gazete sayfalarında kaldı,
Öldüm öldüm güvencin oldum……
Beş yıl dolaştım İstanbul sokaklarında,
Kurtuluş’ta, Arnavutköy’de, Kadıköy’de,
Barış isteyen her yerde,
Güvercin halime bile çok gördüler şu mavi gökyüzünü,
Karlı bir ocak günü, mahkeme salonunda vurdular beni,
Yine öldüm, yine yeniden bir güvercin oldum…