Evde Sinema Keyfi İçin 4 Harika Film Önerisi
Bu hafta “Kültür Mantarları” grubumuzun size dört harika film önerisi var.
Büyük Balık (Big Fish)
Dram, Fantastik ve Macera… Bunlardan oluşan keyifli üçlü bir arada, Tim Burton'un yönetmenliğini yaptığı 2003 yapımı Amerikan filmi.
Daniel Wallace'ın yazdığı 1998'de yayımlanan Büyük Balık: Efsanevi Ölçülerde Bir Roman (Big Fish: A Novel of Mythic Proportions) adlı romanının Tim Burton'un gözünden sinema perdesindeki yansıması, Big Fish. Filmin en büyük özelliği ise her yaştan insanı, 8 yaşına döndürecek derecede masalsı ve sürükleyici öyküsü.
Filmin ana kahramanı Ed Bloom ile oğlu Will arasında babasının anlattığı -oğluna göre saçma- hikayeler yüzünden kırgınlık yaşanmıştır. Ancak babasının ölüm döşeğinde olduğunu duyan Will, karısını da alıp babasının yanına gelir. Babasının son günlerinde yanında olmak isteyen Will bir yandan da babasından artık bu hikayeleri bırakıp, kendisine gerçeği söylemesini istemektedir. Ancak Ed'in gelini hikayeleri dinlemek için can atar. Ed anlattıkça, biz izler ve sürükleyici bir maceraya dalar gideriz.
"Ölümü düşündüm. Nasıl öleceğimi görmeyi. Yani, eğer insan sadece ölümü düşünürse aklını kaçırabilir. Ama aynı zamanda yararı da var, değil mi? Çünkü başına ne gelirse gelsin ölmeyeceğini bilirsin." ( Ed Bloom )
Nasıl öleceğini bilmek insan için felaket olabilir, ama bu aynı zamanda nasıl ölmeyeceğini de bilmek anlamına gelir. Bu bilgi Ed'e bir süper kahraman gibi yaşamanın, özgürce dilediğini yapabilmenin de anahtarını vermiştir. Bizlerin kalbine gömdüğü istekleri, o doludizgin yaşarken, herkes Ed'de kendine ait parçalar bulacaktır.
"Bazı balıklar yakalanamaz. Büyük veya hızlı olduklarından değil. Farklı bir yönleri olduğundan…"
"Irmaktaki büyük balık, yakalanamadığı için büyüktür."
Film içindeki replikler bazen bir roman kadar büyük anlamlar taşımaya başlayacaklar ve satır aralarını okuyup anlamlar çıkarmak, filmi izleyen herkesin kendine biçtiği bir görev olacak.
H. Emre Seymenoğlu (Üniversite Öğrencisi, 21)
Zincirsiz (Django)
Oscarlı yönetmen Quentin Tarantino’nun uzun süre üzerinde çalıştığı bu filmin başrollerinde Jamie Foxx, Christoph Waltz yer alıyor.
Saçma olan aksiyon filmlerinin vazgeçilmezi ana karakterin sapasağlam kalmasıdır ve her zaman mutlu sonla bitmesidir. Bunu tersini çok az filmde görmüşsünüzdür. Ama bu film için değerlendirme yapacak olursam benim puanın on üzerinden en az sekiz olur. Çünkü filmin müzikleri çok iyi seçilmiş, oyuncu kadrosu zaten inanılmaz. Özellikle Jamie Foxx’un filmdeki acımasız tavırları, Christoph Waltz’ın güler yüzlü neşeli karakteri, Leonardo DiCaprio’nun psikopat rolü ve Samuel L. Jackson’ın huysuz ve pislik zenci rolünü canlandırıyor olması filmi inanılmaz güzel ve izlenmesi oldukça zevkli hale getiriyor. Aksiyon filmi sevenler için hele de vahşi Batı’ya ilgisi olanlar için ‘Zincirsiz’ biçilmiş kaftan.
Berkay Çaylak (Öğrenci,16)
Jeux D'enfants (Cesaretin Var mı Aşka?)
Göçmenliğin zorluklarıyla başa çıkmaya çalışan Sophie Kowalsky ve annesi kanser hastası olan Julien Janvier'in arkadaş olup oynamaya başladıkları cesaret oyunu ve sonrasında gelişen olaylar ele alınmıştır. Sırayla birbirlerinden cesaret gerektiren şeyler isterler. Bu oyun iki arkadaş olan Sophie ve Julien arasındaki aşkı alevlendirirken aynı zamanda onları birbirlerinden uzaklaştırmaktadır. Yann Samuell'in yazıp yönettiği, başrollerinde Marion Cotillard ve Guillaume Canet'nin yer aldığı 93 dakika süren 2003 yapımı bu Fransız filmi bize çocukluktan başlayan çok hoş bir aşk hikayesini sunuyor.
Şüheda ERGÜN (Öğrenci)
Özlem Topaloğlu'nun Film Önerisi "İçinde Yaşadığım Deri (The Skin I Live In)"
Başrollerinde Antonia Banderas (Dr. Robert Ledgard) ve Elena Anaya’nın (Vera) yer aldığı film, gerilim ve dram kategorisinde yer alıyor.
Estetik cerrahı olan Robert Ledgard, eşinin bir araba kazası sonucunda yanmaktan kurtarır ve onu bu görüntüsünden kurtarmak için on iki yıl domuz-insan karışımıyla çalışmasını sürdürdüğü bir deri elde eder. Eşinin yanık derisinde bunu uygulamayı planlar. Ta ki, Dr. Robert’in eşi kendi halini tesadüfen görüp intihar edene kadar… Bu olay ise küçük kızlarının gözünün önünde gerçekleşir. Bu durumdan psikolojisi bozulan kız, ileride yaşadığı bir olayın da etkisiyle artık toparlanamayacaktır. Bu durumda Doktor Robert’in psikolojisi iyice bozulmuş ve saplantılı hale gelmiş bir cerrah olmasına neden olacaktır. Olayların bu gidişatı, normal bir insandan bekleyeceğimiz sonuçları doğuracaktır. Fransız polisiye yazarı Thierry Jonquet’in Tarantula adlı romanından uyarlanan bu filmin sonu herkesi oldukça şaşırtacak. Mutlaka izlenmesi gereken filmlerden…
Siz de film izlemeyi, yazı yazmayı ve türlü kültürel etkinlikleri seviyorsanız grubumuza katılabilirsiniz.
Facebook; https://www.facebook.com/groups/kulturmantarikog/
Twitter; @kltrmntr
Hazırlayan: Özlem Topaloğlu