"Eylül Ayında Hangi Kitabı Okusam?"
ÖzlemTopaloğlu
"Kültür Mantarları” grubumuzun bu ayki kitap tavsiyelerini yayınlıyoruz. İyi ve keyifli okumalar diliyoruz.
Siz de grubumuza katılmak istiyorsanız:
Facebook:
ttps://www.facebook.com/groups/kulturmantarikog/Twitter; @kltrmntr
Kitap ve film üzerine yazılar göndermek içinse:
kulturmantarikog@gmail.comStephen Hawking- Zamanın Daha Kısa Tarihi
Bu kitabın başlığı, 1988'de basılan ilk kitaptan sadece dört harf farklı. Zamanın Kısa Tarihi Londra'da yayımlanan Sunday Times'ın çoksatanlar listesinde tam 237 hafta kaldı ve dünyadaki her 750 kadın, erkek ve çocuktan birine ulaştı. Bu, çağdaş fiziğin en zor konularından söz eden bir kitap için büyük bir başarıydı. Ancak bu zor konular, büyük ve temel sorulara yanıt aradığı için de çok heyecan verici: Evren hakkında gerçekten ne biliyoruz? Bunu nasıl biliyoruz? Evren nereden geliyor ve nereye gidiyor? Zamanın Kısa Tarihi'nin özünü oluşturan bu sorular, bu kitabın da odağında.
Kitabın Önsözünden Alıntı Bir Alıntı:
"İnsan sonlu bir akılla sonsuzluğu kavrayamaz." / Mısır bilgelik tanrısı HERMES
Evrenin oluşumu, Dünya'daki varlığımız ve düzenin işleyişi ile ilgili sorularla önceleri filozoflar ilgilenmiş ve çeşitli kuramlarla varlığımıza açıklık getirmeye çalışmışlardır. Bugün ise bu sorularla çağdaş fizik ilgilenmekte ve kozmostan atom altı parçacıklara kadar bilimde yaşanan gelişmeleri görmekteyiz. Ancak bilimin de çaresiz kaldığı konular var ki o da evrenin sadece çok küçük bir noktasında yer aldığımız ve geri kalanı hakkında da yeterli bilgiye ulaşamıyor olmamız. Ancak bunun da anahtarı veriliyor.
Einstein'in 'Zamanın Göreliliği' kavramı ile kafamızdaki mutlak zaman hakkındaki tabular yıkılırken, Hubble Teleskopu ile evrenin genişlediği buluşuna tanık oluyoruz. Alexander Friedmann, evrenin genişlediği sonucundan yararlanarak Büyük Patlama kuramından bahsederken diğer yandan Max Planck x-ışınları ve elektromanyetik dalgaları inceleyip kuvantum kuramını ortaya atıyor. Tüm bunların üzerine Werner Heisenberg'in ünlü belirsizlik ilkesi bilimin bulabileceklerinin sınırlı olduğu, doğada rastlantıya yer olabileceği ve hiçbir şeyin hiçbir zaman tam ölçülemeyeceği gerçeğini ortaya koyuyor.
Fiziğin, Newton'un basit gözlem ve kurallarından başlayıp bugünkü haline gelişinin en açık, anlaşılabilir ve teknik anlamda da zengin bir özetini veren kitap, yarına dair olabileceklere de ışık tutuyor.
Bilim kurgunun konu edindiği Geçmişe ve Geleceğe Yolculuğun nasıl gerçekleşebileceği, Cern'deki deneyde ışıkla yapılan yarışı ve ışığın nasıl alt edilemez olduğu, Kara delikler, Süpernovalar ve benim unuttuğum daha birçokları hakkında heyecan verici bilgiler. Bunlardan herhangi birine dair merak duyuyorsanız mutlaka okumanız gereken bir kitap.
Emre SEYMENOĞLU
İnsanlığın Değişmeyen Sorunlarına Açıklık Getiren Thomas More’un Ütopyası
İnsanın doğası ve insanlığın sorunları her ne kadar zamanın ruhuna göre evrilip değişmiş gibi görünse de temeldeki sorun ve ihtiyaçlar hiç değişmemiştir. Hep insana dair… Belki de 1516 yılında yazılmasına rağmen bugün hala tazeliğini koruyan Ütopya, zamana karşı direnişini insanlığın değişmeyen sorunlarına sade bir dille açıklık getirebilmesine borçludur.
Thomas More 1478 - 1535 yılları arasında yaşamış, toplumun sorunlarıyla ilgilenen bir bilgin, yazar ve en önemlisi de vicdan sahibi bir yargıçtır. Bu özelliği onu toplumsal mutluluğun sağlandığı, bireylerin eşit ve hür olduğu, toplumsal sınıf mücadeleleriyle çalkalanmayan, ne ezenin ne de ezilenin olduğu, kısaca herkesin insanlığına yakışır bir şekilde yaşayabildiği bir yeryüzü cenneti tasviri yapmaya itmiştir. Bu eseri okudukça hem Ortaçağ Avrupa'sının sorunlarını anlama fırsatı bulacak, hem de günümüz insanlığının dahi çözüme ulaştıramadığı toplumsal yapı, yönetim biçimi, kaynakların dağılımı, savaşlar, evlilik gibi daha birçok konu hakkında ütopyanın getirdiği çözümleri göreceksiniz.
Kitabın Thomas More ve denizci arkadaşı Raphael arasında geçen diyaloglarla ilerlemesi kitabı sıkıcı bir bilgi yığını olmaktan çıkarmış zevkle okunabilir bir roman haline getirmiştir. İkili kimi yerde hırsızlığa mecbur bırakılan aileleri ve çocukları, kimi yerde ise kralın mutlakıyetini korumak için satın aldığı dalkavukları tartışıp, en sonunda ise Utopia adasının başkenti Amaurote'ye doğru bir yolculuğa çıkıyorlar.
Kitabın içinden birkaç alıntı:
"…Doyuracak karınları paralarından çok fazla olan bu köylüler (tarım çok kol isteyen bir iştir çünkü) çoluk çocukları, dulları, yetimleri, ana babaları ve torunlarıyla yollara düşerler. Doğdukları evden, karınlarını doyuran topraktan ağlayarak uzaklaşır zavallılar ve barınacak yer bulamazlar. O zaman kap kacaklarını, pılı pırtılarını yok pahasına satarlar. Onlar da bitince ne kalır yapacak: Çalmak ve Tanrı buyruğuyla asılmak. "
" Milyonlarca çocuğu bozucu, körletici bir eğitimin pençesinde bırakıyorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin önünde kurtlanıyor; büyüyüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocukluktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musunuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak."
Emre SEYMENOĞLU
Hayali Bir Dünyanın Anahtarı; Ütopya-Thomas More
Ütopyalar serimize hoş geldiniz. Sıradaki ‘Ütopya’mızın yazarı ise Thomas More… Bu ütopyamız Platon’un Devlet’i ile benzerlik gösteriyor. Bir bakıma o dönemleri ele alırsak ütopya fazlalığını normal karşılamak gelir. Bunun nedeni devletin eksik ve yanlış yanlarını ancak bu şekilde eleştirebilecek olmalarıdır. Bir devletin eksik yanı ne kadar çoksa, eleştirilere de o kadar kapalıdırlar. Yazarların biyografilerinde de bu konulardaki sıkıntılara çok sık rastlarsınız.
Gelelim kitabımızın konusuna; Ütopya, hayali bir ada içinde geçmektedir. Kendine kapalı bu büyük bir sistem İngiltere iktidarına karşı bir eleştiri diyebiliriz. Bu ada da herkes devlet için çalışmaktadır ve devlet adına üretim yaparlar. Her yer kamusal alan içindedir ve bunlara özel mülkiyet diyebileceğimiz tüm alanlar girmektedir. Özel mülkiyetin yasak olduğu ve paranın geçerli olmadığı bir yerdir. Paranın geçerli olmaması nedeniyle de üretimden herkes ihtiyacı kadarını alacaktır. Günde altı saat çalışılır ve diğer boş kalan zamanlar ise bilim ve sanatla geçirilmesi gerekmektedir. Platon’un düşündeki gibi devlet görevlileri büyüklerden ve bu büyüklerin de en eğitimli en bilgili olanlardan seçilmektedir, çok sıkı eğitimler sonucu bu kademelere yönetici olunabilir. Siyasi, ekonomik ve sosyal hayat bu kitapta yeniden kurgulanır. Herkesin eşit yaşama hakkı olduğu bir ütopya dünyası karşınızdadır. Şaşırarak okuyacağınız bu hayali dünya, size yaşadığınız dünya düzenindeki eksik yanlara olan bakış açınıza yenilik katacaktır… İyi okumalar.
Pelin ÇALIŞ
Hazırlayan:Özlem Topaloğlu (Kültürel Etkinlikler Editörü)