Renklerin Sihirli Dili
Işığın eşya üzerine çarpmasıyla, yansıyan ışınlardan gözümüzde meydana gelen duyumların her birine “renk” denir. Günlük hayatımız da bizi en çok oyalayan konulardan biridir renkler. Düşüncemizi işgal ettiği kadar psikolojimizi de etkiler renkler. Halet-i ruhiyemize göre seçtiğimiz renklerin değiştiğini fark etmişsinizdir ya da kullanılan renge göre ruh halimizin değiştiğini.
Çocuklar dış uyaranlara bizden çok daha fazla duyarlıdırlar. Çünkü dünya onlar için yenidir. Etraflarındaki her şeye fazlasıyla dikkat ederler. Özellikle küçük yaşlarda dünyayla aralarındaki en güçlü bağ gözleridir. Renkli ve hareketli nesneler dikkatlerini çeker. Resimli kitaplara bakmaktan hoşlanırlar. Dış dünyaya bu kadar ilgili olan çocuklara renklerin etkisi de küçümsenemez.
Renklerin Anlamları ve Etkileri Nelerdir?
KIRMIZI: İştah açıcı özelliği vardır. Gıda firmalarının birçoğunun logo ve tabelalarında ağırlıklı olarak kırmızıyı tercih etmelerinin sebebi budur. Kırmızı aynı zamanda kan basıncını ve adrenalini artırır. Psikolojik olarak uyanık ve tetikte olmayı teşvik eder. Parlak tonları ve fazla kullanımı aşırı uyarıcılığı dolayısıyla gerginliğe sebep olabilir.
TURUNCU: Psikolojik olarak neşeyi teşvik eder.
SARI: Geçicilik ve dikkat çekiciliğin sembolüdür. Taksilerin sarı olmasının sebebi budur. Psikolojik olarak olumluluk ve canlılık özellikleri vardır. Uçuk tonları karanlık odalara ışık verir, neşeli bir renktir.
PEMBE: Rahat hissettirme etkisi vardır. Kasları gevşetir, duyguları geliştirir. Doğuya bakan odalarda, bebeğin daha erken uyanmasına neden olabilir.
YEŞİL: Güven verir, yaratıcılığı körükler. Uyumlu ve dengeleyici özelliği vardır. Yatak odası için rahatlatıcıdır. Özellikle uçuk yeşil gözleri dinlendirir, sakinleştirir. Bebeğin gündüz uykusuna dalmasını kolaylaştırabilir.
MAVİ: Sakinlik simgesidir. Kan basıncını düşürür. Batıda intiharı azaltmak için köprü ayakları maviye boyanır. Okulların maviye boyanmasının sebebi de mavinin bu sakinleştirici ve barışçıl etkisidir. Özellikle soft mavi fazla heyecanlı bebeklerin odaları için uygundur.
TURKUAZ: Canlandırıcı ve serinleticidir. Daha uçuk tonları mavi ve yeşil gibi sakinleştiricidir.
MOR: İç bilinci teşvik eder. Nevrotik duyguları ortaya çıkartır.
BEYAZ: Genelde temizlikle ilgilidir. Saflık sembolüdür. Çalışma odalarında kullanılmamalıdır. Çünkü beyaz, gözü yorar, öğrenme hızını düşürür.
Bu anlamlar çocukların renklerle olan ilişkisinde göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle yatak odalarında renklerin pastel tonları kullanılırsa uykuya geçişin kolaylaşması sağlanabilir. Kırmızı, turuncu gibi sıcak renkler kan akışını hızlandırdıklarından uyku ortamında temel renk olarak kullanılmamalıdır.
Bunlar yerine mavi, yeşil, pembe gibi rahatlatıcı renkler tercih edilmelidir. Ancak bu renklerin de parlak tonları gözleri yorabileceğinden pastel ve açık tonları daha uygundur. Burada unutulmaması gereken, çocuğun zekâ gelişimi için farklı uyaranlara da gereksinim duyduğudur. Odadaki aksesuarlar farklı renklerden seçilebilir ve bu şekilde çeşitlilik yaratılabilir.
Yatak odası dışında, çalışma odası gibi konsantrasyon gerektiren işlerin yapıldığı odalarda sarının yumuşak tonları kullanılabilir. Çocuk odasında renklerin yanında dikkat edilmesi gereken bir başka etken de ışıktır. Oda yeterince aydınlık olmalı fakat özellikle yapay ışıklandırma çok fazla olmamalıdır. Çünkü fazla güçlü ışık çocuğun gözlerini yorabilir ve dikkatini azaltabilir.
Çocuğun kıyafet seçiminde de renkler önemlidir. Gündüz giydirilen canlı renklerdeki kıyafetler çocuğun daha enerjik, daha neşeli olmasını sağlayabilir. Fakat yapı olarak daha sinirli olan çocuklarda kırmızı, sarı gibi sıcak renklerin canlı tonları gerginliklerinin artmasına sebep olabilir. Akşam saatlerindeyse kıyafetlerin mavi, yeşil, pembe gibi renklerde olması sakinleşmesine yardımcı olup uykuya geçişini kolaylaştırabilir.
Unutulmamalıdır ki, renklerin bize etkisi en çok bizim onlara verdiğimiz anlamla ilgilidir. Renklerin anlamları kültüre ve kişiye göre değişebilmektedir. Örneğin siyah bizde ve batıda matem rengidir, oysa Japonya’da mutluluğu temsil eder. Ya da birileri bu rengin iç karartıcı olduğunu düşünürken, Einstein konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan odaları tercih ederdi. Her rengin herkesi aynı şekilde etkilemesi mümkün değildir. Ne zaman pembe giyse başına kötü bir şey gelmiş olan biri için bu renk, rahatlatıcı olmaktan çok uzaktır. Ya da hasta babası için günlerce hastanede kalmış biri için yeşil renk, hiç de sakinleştirici olmayabilir. Mor rengin nevrotik duyguları ortaya çıkardığınızı söylediğinizde şaşıranlar çıkabilir çünkü bazıları moru uğurlu rengi seçmiş olabilir.
Son olarak; Renkler çocuklarımızın hayatlarında bütün dış etkenler gibi önemli ve etkilidir. Onlar renklere ilk başlarda tarafsız yaklaşırlar ve zaman geçtikçe anlam yüklerler. Önemli olan onların renkleri öğrenmeleri ve doğru anlamlandırmalarıdır. O zaman renkler çocuklar üzerinde hep olumlu etkiler gösterecektir.
Psikolog Ece ÇALIŞ