Çocuk Eğitiminde Korku ve Cezaya Yer Yok
“
İyi bir eğitimde korkuya ve cezaya yer yoktur. Yalanların ve yanlış davranışların kökeninde çabuk kızan bir anne veya sert davranan hemen dayağa başvuran bir baba olabilir.
Yıllar önce gördüğümüz bir babayı örnek vermek isterim.
“Oğlum yalan söylüyor. Para çalıyor… Eğitilmesini, tedavi edilmesini istiyorum.” Diye gelmişti.
15,5 yaşındaki erkek çocuk, iki kardeşin birincisiydi. Babası, küçük kızına çok düşkündü. Oysa oğlunu her fırsatta azarlamakta idi…
Çocuk belki arkadaşlarının etkisiyle, belki de büyüklüğünü ıspatlamak ister gibi sigara içmeye başlamıştı. Babasın hemen haftalığını kısmış ve her gün yalnızca okula gidip gelecek kadar otobüs parası vermekle yetinmişti. Oysa çocuk öylesine iyi niyetliydi ki, dönüş parasını bir fakire veri, yürüyerek eve döndüğü çok olmuştu…
Bir gün, okuldan Kızılay parası istediler ve çocukları zarfları dağıttılar. Eve gelir gelmez, annesinden ve babasından Kızılay parası istedi çocuk… Misafirleri vardı; oyun oynuyorlardı; ilgilendiler. Ertesi sabah bu konu yine unutuldu.
Okulda zarflar toplanırken yanındaki arkadaşından borç istedi çocuk… Arkadaşı vermedi. Çocuk paltoların asılı olduğu yere koştu ve bir paltonun cebinden bir tek lira alıp (olay eski yıllarda olduğu için) zarfa koydu ve verdi. Hademe, çocuğu görmüştü… Öğretmenine söyledi. Öğretmen de durumu veliye haber verdi.
Baba oğlunun saçlarını sıfır numara kestirdi. Ve hangi gece eve misafir gelirse çocuğu pijama ile onların karşısına çıkarıp: “Bu gördüğünüz çocuk, yazık ki benim oğlum olan çocuk, hırsızdır, yalancıdır ve topluma bir mikrop olarak yetişmektedir… Şimdi yıkıl karşımdan ve git zıbar...”
Çocuğu rahatlatmaya çalışmak ve bazı konularda eğitmek hiç de zor olmadı. Zaten iyi bir çocuktu… Korkunun ve cezanın kurbanıydı… Ama, “Suyun başını, yani babayı eğitmek ne yazık ki mümkün olamadı…”
Cezadan yana olan babalara içtenlikle sesleniyoruz: Size de aynı yanlışlar yapılmadı mı?.. Sizler de haksız yere acı çekmediniz mi?.. Dayak, ancak yanlışa, yalana iter çocuğu… Korku, öfke, hırs doğar sonunda. Dayak atan kimse rahatlar belki… Ama, güçsüz insanın rahatlamasıdır bu… Güç göstergesidir… Zayıflıktır…
Eğitimde ceza değil, ödül gerek… En güzel ödül de “sevgi”dir. Yüreği sevgi dolu insan, sevgi veren ve sevgi yansıtan insan, sevilmenin de tadını, mutluluğunu yaşar. Yuvanın ve insan ilişkilerinin sıcacık güneşidir sevgi… Onu gereksiz yere saklayıp gizlemeyin. Bırakın, ısıtsın yürekleri ve sizi…
Psikolog Suna Tanaltay