EDİTÖRÜN KALEMİNDEN

Vazgeçemediğim Ada

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 23.03.2012

Vazgeçemediğim Ada

Havada mis gibi yabani kekik kokusu… Yel değirmenlerini seyre dalarken esen ılık rüzgar ‘kal gitme burada’ diye ısrar ediyordu adeta. Ya da bana öyle geliyordu:)Daracık sokakları, mütevazı konaklarıyla insanı sarıp sarmalıyordu… Yüzyıllardır farklı dilden, farklı kültürden insana ev sahipliği yapmış bu ada için Yunanlı tarihçi ve antik yazar Heredot, “Tanrı, insanların uzun ömürlü olmaları için Bozcaada'yı yarattı” diye boşa dememiş…

Büyükşehrin kalabalığından, gürültüsünden, patırtısından kaçmak; çetrefilli ve bolca ayak kaydırmalı, mevki savaşlarının kol gezdiği iş hayatında, bir sonraki raunda daha iyi hazırlanmak isteyenler için, tam bir stres atma yeri diyebilirim.

Vazgeçemediğim Ada


Çanakkale Boğazı’nın girişindeki bu cennet adayla tanışmam 19 Mayıs 2006’da olmuştu... Feribot, limana yaklaşır yaklaşmaz ada, insanı eşsiz doğasıyla bir anda içine çekiyordu. Nostaljik sokakları ile şirin bir balıkçı kasabasını andırıyordu Bozcaada.

Bir zamanların kahveleri, meyhaneleri şimdilerde turistik restoran, kafe ve dükkan olmuş. Eski Rum evlerinin bir kısmı şimdilerde yazlık ev, bir kısmı da pansiyon ve otel olarak işletiliyor. Adayı ziyaret eden gençlerin konaklamayı tercih ettikleri yerlerin başında bu Rum evleri geliyor. Kıvrımlı sokakları ve ahşap evleri ile kendini belli eden Türk mahallesinde ise daha az turistik tesis bulunuyor.

Vazgeçemediğim Ada

Her seferinde yeni bir ayrıntı yakalayabileceğiniz ada sokaklarını bir saat içinde gezip bitirebiliyorsunuz. Hatırlıyorum da adadaki hemen hemen her evin o çiçeklerle süslenmiş nostaljik mimarisinin önünde deli gibi poz verip fotoğraf çektirmiştim. Bazı pansiyon sahipleri yaratıcılıklarını konuşturupeski postalları, çaydanlıkları saksı niyetine kullanarak kapılarını önünü süslemişlerdi; erguvan renkli çiçekler ne de hoş görünüyorlardı..

Çay bahçesinde otururken masanıza konacak kadar cesur olan adanın kendine has beyaz gözleri ve gri ensesi ile dikkat çeken Bozcaada kargaları ise ada halkıyla adeta dost olmuş gibiydiler. Kim bilir daha neler var dikkatimden kaçan. O kadar görülecek detay var ki siz siz olun adaya fotoğraf makinesiz gitmeyin. Ada, davetkâr görüntüsü, tertemiz havası, insanın içini titreden serin suyu, temmuz ayında dahi eksik olmayan poyrazıyla yaz aylarının bunaltıcı sıcağından kaçmak isteyenlere serin bir yaz vaad ediyor.

Birbiri ardına sıralanan şarap evlerinde özellikle Şarap Tadım Günleri bir başka oluyor.Adanın kendine özgü bu etkinliğinde, her gün bir şarap üreticisi, fabrikaların bulunduğu sokakta, canlı müzik eşliğinde adaya gelen ziyaretçilere binbir çeşit şaraplarını tattırıyor. Eğer bol bol şarap tatmak istiyorsanız bu yılki şarap tatma günü için şimdiden organizasyonunuzu yapın derim.

Ada halkının kendi el emeklerini, tarladaki ürünlerini sergiledikleri pazarında ise yörenin kendine has ürünlerini bulmak mümkün. Benim ilk kez patlıcan ve domates reçeliyle tanışmam yine burada olmuştu.

Vazgeçemediğim Ada

Meydandaki çınar ağacının altında bir yorgunluk çayı içtikten sonra arkadaşımızın tavsiyesiyle, ilk kez kalacağımız “Karadut Bağ Evi”nin yolunu tutmuştuk… Deniz kenarından biraz uzak olan bağ evi, adanın bir hayli yukarılarında, bir tepede yer alıyordu. Restoranının Gökçe Ada'ya baktığı bu bağ evi, yalnızca 4 adet taş bloktan ibaretti. Mimarisinin özelliğinden yazın en sıcak günlerinde bile serinliğiyle insanı rahatlatıyordu. İşletme sahibi Ali Bey ile ilk kezgörüşüyor olmamıza rağmen, onun o tatlı dili, hoş sohbeti, misafirperver halleri, insanda adeta eski bir dostu ziyaret etmişçesine bir his uyandırıyordu. Zeytinyağından reçeline, etinden yumurtasına kadar en doğal çiftlik ürünlerini tadabileceğiniz bu bağ evinin restoranına Bozcaada’ya bir gün yolunuz düşerse –ki mutlaka düşmeli- mutlaka uğrayın.

Eğer aradığınız 5 yıldızlı otel konforu ve son derece lüks turistik tesis hizmetleri ise biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Çünkü Bozcaada daha çok doğayla baş başa olmayı, en doğal halleriyle tercih edenlerin uğrak yeri…

Eşsiz doğası, tertemiz havası, bağları ve farklı mimari özellikleriyle, daracık sokaklarıyla bu adaya adım atar atmaz insanda stres falan kalmıyor... Ey içimi ısıtan güneş yinedepreştirdin içimdeki tatilistediğini... Kar kar dedik geldi,şimdigözüm uzun, bol güneşliyaz günlerinde....Bu yaz Bozcaada’yı bir kez daha görmek farz oldu… Güzel ve huzurlu bir yaz tatili isteyenlere şiddetle tavsiye ederim.

Konular :