İyi ki Doğdun Canım Halam
Ne diye koşa koşa gittin sanki…
Oysa sevmezdin sen hiç koşuşturmayı, o yüzden sabahın bir körü yatar ertesi gün öğlene doğru kalkardın hep…
Hızlı hızlı plan yapmazdın, eniştemden uzağa da kolay kolay pek gitmezdin…
Kimseye kolay kolay kızmazdın, Nişantaşı’nın dert ortağıydın…
Düdüklü tencereden korkar, yanına bile yaklaşamazdın…
Senden sonra sık sık görüşür olduk kızınla…
Onun telefondaki sesi, tavrı ve aynadaki görüntüm bana seni hatırlatıyor sık sık…
O çok sevdiğin oğullarından büyüğü, ilk kez sensiz bir mutluluk yaşadı geçtiğimiz aylarda…
Eminim uzakta da olsan görmüşsündür…
Dikkat ettin mi hiç en yakın dostun -herkesin böyle bir dostu mutlakaolmalı dediğim- uzaktan gizli gizli beni seyredip seni gördü yine yüzümde, yanıma geldiğinde yine engel olamadı gözlerinden dökülen yaşlara…
Belli ki yokluğunu en ağır hissedenlerden o da…
Aslında ne zordur içinde bir şeyler acıyorken karşındakine gülümseyerek gayet serinkanlılıkla “hıı öyle mi” diye geçiştirici cümleler kurmak…
Elinden düşmeyen sigarayı nerede görsem lanet okuyor, tiryakilerine“İçmeyin şu mereti bak bize nelere mal oldu!..” demek istiyorum…
Oysa ne çok kez babama yakalanma korkusuyla tüttürmüştün sigaranı…
Hatta bir keresinde elinle söndürmek zorunda kalmıştın, canın çok yanmıştı hep bahsederdin...Ama yine de vazgeçememiştin ondan…
İşten çıkar çıkmaz, ne kadar yorgun olursam olayım koşa koşa yanına gelirdim hiç üşenmeden...
Ne çok sohbet etmiş, dertleşmiş, gülmüş, eğlenmiştik senle…
Konu konuyu açar, kahkahalarımız birbirine karışırdı...
Uğurlarken ki“Hadi görüşürüz halam”diyen sesin hala kulaklarımda…
Şimdi ben hala oldum ama yeni yeni konuşmaya başlayan yeğenimin her“hala “deyişi beni sevindireceği yerde üzüyor nedense...
Her vakitsiz giden aslında en büyük acıyı yaşatıyor geride kalanlara…
Zaman kifayetsiz kalıyor bu ateşi söndürmeye…
Anlatamadığın ne çok şey kaldı belki içinde, kim bilir…
Sen bizi her zamanki sükûnetinle dinlerken, seni dinlemeyi ıskaladık belki de…
Keşke demekten nefret ettim hep ama bu sefer içim yana yana keşke diyorum sana en çok ihtiyacımız olan şu zamanlarda keşke bizimle olabilseydin…
İlk defa hiç yakışmadığın bir yerde olduğundan olsa gerek
Ayaklarım gönlümden izin alamıyor bir türlü yanına gelmeye...
Üzüntümle kavrulan özlemini teselli etmiyor yine zaman; efkarın bakiliğini koruyor anlayacağın...
Mevsimlerden kış, aylardan aralık
Yade'nin deyişiylezemheri ayında sen doğmuşsun...
Ve yine mevsimlerden kış, aylardan aralık, sen doğdun...
Pastanı üfleyemesen dedoğum günün kutlu olsun “Canım Halam"...
Ve bir not: Sevdikleriniz hayattayken hala sebepli sebepsiz sık sık sarılın onlara; çok geç olmadan...
Çünkü: “Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır” aslında...
Can Yücel