PSİKOLOJİ VE KİŞİSEL GELİŞİM

Zirveyi Hedefleyen Liderlerin İlkesi

Hepimiz Aileyiz Kurumsal Icon hepimizaileyiz.com.tr
Yayın : 09.02.2013

Zirveyi Hedefleyen Liderlerin İlkesi

İnsanı fiziksel ihtiyaçları ile sınırlayan Fordist Taylorist sistemlerin çalışma hayatına damgasını vurduğu 1920’lerde, dünyanın bir ucuzdan bir cılız ses “tüm insanlar değerlidir” diyordu. Dönemin insanla ilgili tüm yargılarını altüst eden yönetim felsefesi ile Konsuke Matsushita 1933’te, çalışma ilkelerini açıkladı ve bu ses tüm dünyada yankılandı.

"İlerleme ve Gelişme Tüm Çalışanların Ortak Çabasıyla Gerçekleşir"

Matsushita, temel insanlık ve ahlak değerlerini, iş ilkeleriyle özdeşleştirip tüm dünyaya sunan ilk liderdi. Peki neydi Matsushita’yı zirveye oturtan yönetim ilkelerinin sırrı?” İlerleme ve gelişme ancak şirten bütün çalışanlarının ortak çabaları ve işbirliği sayesinde gerçekleşir” diyen ünlü Konsuke Matsushita, yönetim felsefesinin önceliğinde daima insana değer vermek olduğunu söylüyor. İnsanın işletmenin en önemli sermayesi ilkesiyle hareket eden Matsushita şirketinin dünya çapında gösterdiği başarıyla da bunu kanıtlamıştı. Matsushita iş hayatında başarının sırlarını anlattığı “Matsushita Felsefesi adlı kitapta, başarılı yönetici olmanın hayalini kuranlara nasıl birlider olunurun en güzel cevabını veriyor.

İnsancıl Yönetici

Bütün insanlar, doğaları gereği, çalışmak ve topluma yararlı olmak isterler. İyi bir yönetici, bu insani özelliği fark edip teşvik etmek için elinden geleni yapan kişidir. Diyelim ki patronunuz bir gün size: “Bu kadar çok çalışma. Biraz da rahatına bak” dedi. Önce buna sevinebilirsiniz, ama kısa bir süre sonra hayatın oldukça sıkıcı hale geldiğini görürsünüz. İşyerinde size artık fazla ihtiyaç duyulmadığını düşünerek, işe gitmemek için her türden bahaneyi bulursunuz.

Zirveyi Hedefleyen Liderlerin İlkesi

Çalışanlarınızı Kendinizden Uzaklaştırmayın

Yıllar boyunca, çalışanlarımın işlerine ciddi olarak sarıldıklarını gördüğümde, onları bundan uzaklaştırmaya asla çalışmadım. Bu tutum mesafeli gibi görünebilir, ama bu onların ne yaptıklarıyla ya da nasıl yaptıklarıyla ilgilenmediğim anlamına gelmez. Gerekli olduğunda çalışanları uyarırım ama çalışma şevklerini kırmamaya her zaman büyük özen gösteririm.

Çalışanlar bir şefin “anlayışlı” ya da “kendisiyle kolay iş yapılır” bir kişi olduğunu söylüyorlarsa, ben bunu yöneticinin gereksiz müdahalelerde bulunmadan onlara çalışma imkanı tanıdığı şeklinde yorumlarım. Çoğu zaman tam tersi doğrudur: Yöneticiler insanları yönetme ve teşvik etme konusunda aşırıya açarlar, bu da iyi niyetlerine rağmen kendilerini başarısızlığa iter. Müdahale etmeden insanların çalışmasına imkan tanımak, onlara tam güvenmek demektir; hiç kimse yüzde yüz güvenilir olmasa da, bu güveni göstermek zorundayız. Bütün insanlar hata yaparlar. Bu konuda dikkatlı olmanız da gerekir ama benim kuralım şudur: Çalışanlarımın yüzde 60 güvenilir olduğunu düşünüyorum. İşi onlara bırakır bu arada yaptıkları işi uzaktan belli etmeksizin izlerim.

Sorumlu Yönetici Olun, Sorunlu Değil!

Sorumluluk sonuçta üst yönetimdedir; becerikli yönetici bunu bildiği için çalışanlarına verdiği iş konusunda daima biraz kaygı duyar. Gerçek iş elinden çıksa da hiçbir zaman zihninden çıkmamalıdır. İyi bir yönetici her zaman düzenli iş yürütme raporları istemeli ve herhangi bir sorun doğarsa tavsiye ve talimatlarıyla hazır bulunmalıdır. Bu, yönetici olarak onun asli görevidir.

Sorumluluğu devreden yöneticinin çok fazla müdahele etmesi ve ayrıntılarla uğraşması gerekmez. Astlarının hatırına, belirli bir hoşgörü marjı tanımalıdır. İşler çığrından çıkmaya başlarsa, iyi yönetici uyarıda bulunmak ve yol göstermek üzere hazırdır. Aksi takdirde bizzat görevlendirdiği kimseleri yarı yolda bırakıyor izlenimi yaratabilir. Bu da sorumlu bir yöneticinin asla yapmayacağı bir şeydir.
Karşılıklı Güven İhtiyacı

Bir şirket büyüdükçe ve yapısal olarak karmaşıklaştıkça, bürokratik işlemleri artma eğilimi gösterir. Üyeler arasındaki ilişkiler daha yüzeysel ve resmi bir nitelik kazanırsa; şirketin farklı birimleri arasındaki yanlış aktarmalar ve yanlış anlamalar sürtüşme ve ihtilaflara yol açar.

Bu eğilimleri denetlemenin ya da etkilerini en aza indirmenin birçok yolu olduğundan eminim; ama sonuçta bürokratik bir tutumun bütün kuruluşa sirayet etmesini engelleyen şey, yalnızca ve yalnızca üyeler arasındaki karşılıklı güvendir. Çalışma arkadaşlarının dürüst ve haysiyetli olduğuna inanan herkes son tahlilde galip gelir; bu tür bireylerden oluşmuş bir kuruluş da zafere ulaşır.

Konular :